Soçi
Zirvesi yapıldı. Bazı açıklamalar oldu.
Vakıa
aynı, rivayet oldu.
Bizi
burada en çok ve ilk ilgilendiren şey, Dünya basınının çok farklı yorumları
idi.
+
İngiliz
basını:
"Soçi'deki
zirve, Türkiye'nin işgalinin sonunu simgeleyebiliir. Ancak, bölge ve dünya için
bunun bedeli ağır olacak. Varılan mutabakat, Esad'ı güçlendirecek, Rusya'nın da
küresel bir diplomatik ve askeri güç olarak, yeniden güçlenmesinin tasdiki
anlamına gelecek."
Yuh.
10
maddelik açıklamada, Türkler orada kalıyorlar.
İngilizler,
ner nedense, Esed yerine, Türkiye’yi yeğlemiş. En azından bu köşe yazarı.
Rusya,
bu 10 maddeyle, tıpkı ABD’nin 13 maddesi gibi, Türkiye’nin ana isteklerini
kabul etmiş oluyor. Sahada kazanabileceğini masada baştan verdi yani.
+
“Gazeteye
göre Soçi'deki görüşmeler, Rusya'nın, Suriye'nin kuzeydoğusunda en fazla siyasi
ağırlığı olan güç olarak hızla ABD'nin yerini aldığını gösteriyor.”
Yine
öyle değil.
Bundan
sonra Suriye’nin kuzeydoğusunda; İran, Türkiye, Suriye, Rusya, Kürtler etkin
olacak, yani kakafoni olacak.
+
“İngiliz
basının önde gelen gazetelerinden Guardian'daki haberde ise "Erdoğan ve
Putin, Türkiye'nin Kürtlere saldırısının durmasını sağlayacak bir tampon bölge
oluşturulmasında anlaştı" başlığı atıldı.”
Yine tam
öyle değil.
Kürtler’in
nereye gideceği, anlaşmada yok.
Tüm
Dünya basınının üzerinde anlaştığı tek nokta bu zaten.
Olan
Kürtler’e oldu.
+
Alman
basını:
“Mutabakata
göre YPG Suriye sınırındaki 30 kilometrelik bölgeden çekilecek. Türkiye ve
Rusya 10 kilometre derinlikte ortak devriyeye başlayacak. Zirveyi değerlendiren
Alman basınında en öne çıkan yorum Die Welt’ten geldi. Gazete mutabakatla
ilgili yorumunda; Rusya’nın Türkiye'yi Beşar Esad ile doğrudan temasa
yönlendirmek istediğini kaleme aldı.”
Anladığımız
ilk şey, Erdoğan’ın henüz Esed ile görüşmeyeceği.
Putin,
Erdoğan’ın Esed’i ham yapacağını, çünkü daha önce ham yaptığını gözönüne
almıyor nedense.
+
"Hiç
kuşkusuz Erdoğan ile Putin arasındaki uzlaşmanın en büyük kaybedenleri ülkenin
kuzeyindeki Kürtler. Önce Türkiye'nin hücumu Amerikalılar tarafından yarı yolda
bırakılan Kürt liderlerini, düşmanları Esad'dan geçen hafta silah yardımı
istemek zorunda bıraktı. Şimdi de Ruslar ve Suriyeliler, geri çekilmelerini
izleme yükümlülüğünü Türk düşmana taahhüt etti."
Herkesle
dost olan, La Fontaine fablındaki yarasa gibi, tabuta çivilenir.
+
"CDU
şefinin girişimine verilen tepkilere bakılırsa Berlin'de çok sayıda siyasetçi
samimi olmayan ifadelerle destek açıklamayı yeterli görüyor ama aynı zamanda
bölgede düzen ve güvenliğe katkı sağlamanın ne ölçüde karmaşık ve zor (ve
nahoş) olduğunu da vurguluyorlar. Tongaya düşürülen Dışişleri Bakanı Maas bile
iç politikada nispeten risksiz bir biçimde Ankara'yı kınama tutumuyla sınırlı
kaldı. Ancak şimdi sadece Savunma Bakanı
değil tüm hükümetin barış birliklerinin oluşturulması ve harekete geçirilmesi
için somut öneriler yapmak zorunda. Tabi eğer Kramp-Karrenbauer'in Suriye
krizine kurban gitmesi Berlin'de o kadar da trajik bir gelişme olarak
değerlendirilmiyorsa."
Meali.
Kıvırtmalı
alman Suriye politikası, bir bakının başını yiyecek.
Adamlar,
oturdukları yerde, kendilerine çelme atıyorlar.
Vurgu.
AB’nin
Bosna’daki tutumunun sonucu katliam oldu. O türden hasif tutum, hemen her zaman
ayın sonucu verecek, en azından bu sıralar.
+
Türkiye:
“Milli
Savunma Bakanlığı (MSB), 9 Ekim'de Suriye'nin kuzeyinde ve Fırat Nehri'nin
doğusunda başlatılan operasyona verilen 120 saatlik aranın ardından yaptığı
açıklamada, ABD'nin "PKK/YPG'nin bölgeden çekilmesinin
tamamlandığını" bildirdiğini duyurdu. Bakanlıktan yapılan açıklamada,
"Mevcut harekât alanımız dışında, bu aşamada yeni bir harekât icra
edilmesine gerek kalmamıştır" denildi.”
Ne şiş
yansın, ne kebap.
Türkiye,
10 günde yaptıklarıyla, 100 veya 500 günde neler yapabileceğini gösterdi. Büyük
abiler işe müdahale etti. Ateşkes oldu. Sonra savaş durdu.
Bu arada,
Türkiye’nin neden öyle yıldırım harekatı yaptığını da anlamış olduk. İşin buraya
gelebileceğini baştan öngörmüşler.
+
Rusya:
“Peskov,
Suriyeli Kürtler sınırdan çekilmezlerse, Suriye sınır muhafızları ve Rus askeri
polisinin bölgeden ayrılması gerekeceğini, bu durumda da Suriyeli Kürtler’in
Türk ordusu tarafından ezilip geçileceğini söyledi.”
Daha
doğrusu, ezip geçtiğini.
+
Sonuç:
Bizce,
hala çok bir şey değişmedi.
Yani,
Kuzeydoğu Suriye’de ne olacağı hala belli değil.
(23 Ekim 2019)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder