Perşembe, Ekim 17, 2019

Hezimet evvela hakikati söyletir: Fehim Taştekin


Önnot: Taştekin ve Selcen gibilerin, savaşın ilk haftasında solukları kesildi, gıkları çıkamadı. Sonra, şikeli müdahale oldu, bunlar yine başladılar.
Hezimet, Taştekin ilk haftada yaşadığı, TC’nin sekizinci günde yaşadığı değil. Bunu Selcen’in ve Uzgel’in metinlerinin üzerine yazarken göreceğiz.
+
“İddiayı büyüterek soralım: Ruslar; Türkiye, Suriye ve Kürtler arasında üçlü bir diyalog mekanizmasına öncülük edebilir mi? Müşterek Hareket Merkezi kurulurken, Türkiye ve ABD arasındaki masada, Kürtler görünmez üçüncü koltuktaydı.”
İlk haftaki hezimetin üzerine, bu yeni fırsatçılık Taştekin’i kör etmiş, gerçekler karşı kör etmiş hem de. Üstüne, bir de dezenformatör kılmış.
Rusya, Kürtler’in ve IŞİD’in sorunlarının Suriye’de kalmasını istiyor. Bu da, konuyu Esed’e yıkmak. Muhaberat’çı Amca Esed’in konuya nasıl yaklaştığı belli: Katliam. Halepçe gibi yani.
+
“Eski El Kaideciler, bilumum cihatçılar, Selefiler, İhvancılar, ganimet avcıları, yağmacılar, mezhepçiler, MİT güdümlüler ve 3-5 dolar maaşa mahkum edilmiş çaresizlerden müteşekkil milisleri, “Suriye Milli Ordusu” diye sıvayıp, “Bu toprakların gerçek sahipleri” diyerek sahaya sürüyor.”
Bu taife, bundan 7 yıl önce, Arap Baharı ve ÖSO diye ortalığa sürüldüğünde aklın neredeydi peki?
150 kabile, Esed oralara gelince, yok olacak mı?
Hayır.
Ellerinde ağır silahlar var mı?
Evet.
Esed ve/ya Kürtler, duruma nasıl hakim olacak peki?
Son 7 yılda Rusya’nın ABD’ye yaptığını, önümüzdeki 7 yılda ABD Rusya’ya yapacak. Afganistan’da bunun tersi olmuştu ve bugün Afganistan ne-nasıl olduğu belli. 40 yıldır orada yani. Suriye de 30-35 yıl orada kalacak yani.
+
“Elbette önce fetihle kitleleri silahlı kıtaları coşturup, sonra “Menbic, Suriye toprağıdır” dedirten bu hesapsızlık yarın başka şeyleri de söyletecektir. Fetihçi macera hezimetle sonuçlandığında da, yüksünmeden diyecekleri belli: “Amacımız terör örgütünün kontrolüne son vermekti. Suriye ordusunun gelmesiyle amaç hasıl oldu, toprak bütünlüğü sağlandı.”
Yine de, “Osmanlı’da oyun bitmez” sözünü haklı çıkartacak şekilde, bozucu ve yıkıcı aktör olmayı sürdürebildikleri yere kadar sürdüreceklerdir.
“Girdiğimiz yerler kârdır, yedeklediğimiz Milli Ordu karttır” mantığıyla çoklu pazarlık masalarına oturulacaktır:
“Suriye’den çıkmamızı istiyorsanız, Kürtler’e statü vermeyeceksiniz” denilecektir.
“Suriye’den çıkmamızı istiyorsanız Suriye Milli Ordusu’nu da kabul edeceksiniz” diye dayatacaklardır.
Bunu “Suriye’den çıkmamızı istiyorsanız, Suriye’nin yeniden inşasında bize de pay vereceksiniz” talebi izleyecektir.”
Bak, ne güzel anlamış.
Trump gibi, Erdoğan da, dediğini yapıyor. Bu yazılanları da, ima etti şimdiye kadar.
Yani bu oyun, Taştekin gibilerin sandığı gibi oynanmıyor. Olayın feci belirsizlğe gittiğini Uzgel gibiler kavrayabiliyor, çünkü tarafsızlar. Taştekin ve Selcen gibiler ise taraflılar.
Yukarıda sayılanların her birini, Erdoğan 3-5 ay kullansa, yıllar eder.
+
“Türkiye, ABD’nin arabuluculuğunda Türk-Kürt diyaloğuna mevcut pozisyonuyla kapalı. Rusların Şam-Ankara köprüsünün yeniden kurulması teklifine ise göz kırpılıyor. Burada kışkırtıcı faktör Kürtlerin Şam’la teması. İddiayı büyüterek soralım: Ruslar Türkiye, Suriye ve Kürtler arasında üçlü bir diyalog mekanizmasına öncülük edebilir mi? Müşterek Hareket Merkezi kurulurken Türkiye ve ABD arasındaki masada Kürtler görünmez üçüncü koltuktaydı. Zor ama “Zinhar olmaz” demek de zor.”
Tüm şıklar zor.
Pratikte imkansız kadar zor.
O nedenle de belirsizlik var.
(17 Ekim 2019)

Hiç yorum yok: