Önnot:
Taştekin ve Selcen gibilerin, savaşın ilk haftasında solukları kesildi, gıkları
çıkamadı. Sonra, şikeli müdahale oldu, bunlar yine başladılar.
Hezimet,
Taştekin ilk haftada yaşadığı, TC’nin sekizinci günde yaşadığı değil. Bunu
Selcen’in ve Uzgel’in metinlerinin üzerine yazarken göreceğiz.
+
“İddiayı
büyüterek soralım: Ruslar; Türkiye, Suriye ve Kürtler arasında üçlü bir diyalog
mekanizmasına öncülük edebilir mi? Müşterek Hareket Merkezi kurulurken, Türkiye
ve ABD arasındaki masada, Kürtler görünmez üçüncü koltuktaydı.”
İlk
haftaki hezimetin üzerine, bu yeni fırsatçılık Taştekin’i kör etmiş, gerçekler
karşı kör etmiş hem de. Üstüne, bir de dezenformatör kılmış.
Rusya,
Kürtler’in ve IŞİD’in sorunlarının Suriye’de kalmasını istiyor. Bu da, konuyu
Esed’e yıkmak. Muhaberat’çı Amca Esed’in konuya nasıl yaklaştığı belli:
Katliam. Halepçe gibi yani.
+
“Eski El
Kaideciler, bilumum cihatçılar, Selefiler, İhvancılar, ganimet avcıları,
yağmacılar, mezhepçiler, MİT güdümlüler ve 3-5 dolar maaşa mahkum edilmiş
çaresizlerden müteşekkil milisleri, “Suriye Milli Ordusu” diye sıvayıp, “Bu
toprakların gerçek sahipleri” diyerek sahaya sürüyor.”
Bu
taife, bundan 7 yıl önce, Arap Baharı ve ÖSO diye ortalığa sürüldüğünde aklın
neredeydi peki?
150
kabile, Esed oralara gelince, yok olacak mı?
Hayır.
Ellerinde
ağır silahlar var mı?
Evet.
Esed
ve/ya Kürtler, duruma nasıl hakim olacak peki?
Son 7
yılda Rusya’nın ABD’ye yaptığını, önümüzdeki 7 yılda ABD Rusya’ya yapacak.
Afganistan’da bunun tersi olmuştu ve bugün Afganistan ne-nasıl olduğu belli. 40
yıldır orada yani. Suriye de 30-35 yıl orada kalacak yani.
+
“Elbette
önce fetihle kitleleri silahlı kıtaları coşturup, sonra “Menbic, Suriye
toprağıdır” dedirten bu hesapsızlık yarın başka şeyleri de söyletecektir. Fetihçi
macera hezimetle sonuçlandığında da, yüksünmeden diyecekleri belli: “Amacımız
terör örgütünün kontrolüne son vermekti. Suriye ordusunun gelmesiyle amaç hasıl
oldu, toprak bütünlüğü sağlandı.”
Yine de,
“Osmanlı’da oyun bitmez” sözünü haklı çıkartacak şekilde, bozucu ve yıkıcı
aktör olmayı sürdürebildikleri yere kadar sürdüreceklerdir.
“Girdiğimiz
yerler kârdır, yedeklediğimiz Milli Ordu karttır” mantığıyla çoklu pazarlık
masalarına oturulacaktır:
“Suriye’den
çıkmamızı istiyorsanız, Kürtler’e statü vermeyeceksiniz” denilecektir.
“Suriye’den
çıkmamızı istiyorsanız Suriye Milli Ordusu’nu da kabul edeceksiniz” diye
dayatacaklardır.
Bunu
“Suriye’den çıkmamızı istiyorsanız, Suriye’nin yeniden inşasında bize de pay
vereceksiniz” talebi izleyecektir.”
Bak, ne
güzel anlamış.
Trump
gibi, Erdoğan da, dediğini yapıyor. Bu yazılanları da, ima etti şimdiye kadar.
Yani bu
oyun, Taştekin gibilerin sandığı gibi oynanmıyor. Olayın feci belirsizlğe
gittiğini Uzgel gibiler kavrayabiliyor, çünkü tarafsızlar. Taştekin ve Selcen
gibiler ise taraflılar.
Yukarıda
sayılanların her birini, Erdoğan 3-5 ay kullansa, yıllar eder.
+
“Türkiye,
ABD’nin arabuluculuğunda Türk-Kürt diyaloğuna mevcut pozisyonuyla kapalı.
Rusların Şam-Ankara köprüsünün yeniden kurulması teklifine ise göz kırpılıyor.
Burada kışkırtıcı faktör Kürtlerin Şam’la teması. İddiayı büyüterek soralım:
Ruslar Türkiye, Suriye ve Kürtler arasında üçlü bir diyalog mekanizmasına
öncülük edebilir mi? Müşterek Hareket Merkezi kurulurken Türkiye ve ABD
arasındaki masada Kürtler görünmez üçüncü koltuktaydı. Zor ama “Zinhar olmaz” demek
de zor.”
Tüm
şıklar zor.
Pratikte
imkansız kadar zor.
O
nedenle de belirsizlik var.
(17 Ekim 2019)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder