Barrett
bir entelejensiya. Bir ABD stratejisti. Neo-globalist kuşakların n. adımından.
RAND ve CIA türü bir stratejist. En iyi
sömürülen, ölü sömürülendir tarzında düşünür ve bunu savunur.
2 kitap
boyunca, tezlerini sunar:
Oradaki
anasav şudur:
Tüketici
durumuna dönüştürülemeyecek ülkelerin / toplumların imhası gerekir.
Arap
Baharı’nda yapılan tam da bu oldu. Bu, BOP’a / GOP’a bağlı idi ve onlarla tam
koşutluk içermiyordu.
Dünya
Sistemi’ciler de, neo-globalist neo-liberaller de, tarihi askeri / iktisadi /
siyasi üçleme bütünlüğü olarak ele alırlar.
Bu dizinin
askeri ayağı, 1980 tarihli Askeri Strateji 2000-ABD idi. İleri teknolojiyle ve limit sıfır alanda asker gücüyle
savaşmak anlamını taşıdı. Bunda, Vietnam’daki ABD kayıplarının payı tama
yakındı.
1980 ertesiki
Afganistan-Taliban çizgisi ile bu, savlananın tersine, düşük teknoloji, yüksek
insan gücü çizgisinde yürüdü / yürütüldü. Taliban, eski ABD dostluğunu yeni ABD
düşmanlığına dönüştürmüşse de, hala aynı askeri çizgide. Kazanmadıysa da,
kaybetmedi de, 39 yıldır.
1991 1.
Irak Savaşı’ndan beridir ABD, bu teknolojiyle hiçbir kalıcı askeri / savaşsal
kazanç sağlayamadı. Üstelik, kullandığı teknoloji ne olursa olsun, 1950
Kore’den beridir hiçbir savaşı tam / gerçekten kazanamadı.
Bu
dizinin iktisadi ayağı neo-liberal ekonomi. Ancak, altın-dolar eşlenikliğinin
ayrılması (yani reel ekonomiden sanal-finansal ekonomiye kayış), bu çizginin
anasavı ve o da 1973 tarihli.
2007
Krizi’nden beridir, bu çizgi de istop etmiş durumda.
Siyasi
ayak ise, ironik olarak, hem ABD tipi sağ-sağ, hem alaturka 4 sağ-sağ, hem de
AB tipi sol-sağ ayırtsızlığı veya sağın yapacağını solun yapması ve solun
yapacağını sağın yapması durumu ile, toptan bir tasfiye sözkonusu. AB ve ABD’de
seçime katılım oranları uzun süredir % 50’nin altında. Bunun sonuçlarını orta
vadede hep birlikte göreceğiz.
Birinci Dünya
başarısız, bunu saptadık, tamam.
Ama
tüketici olarak 2.-4. Dünya da başarısız. 2007-2010 momentinde bir yerlerde
(yani neo-liberalizm istop ederken), en yüksek oran olarak global % 50 nüfusu
etkilemiş idi ama kendi ülkelerinde bile % 50’yi tam yakalayamamışlardı, çünkü
AB’deki göçmenler açlık / asgari ücret sınırın altında yaşıyorlar.
Yani
zorba-hegemonlar güç ile % 25 başarı sağlayabildiler ve bu durumdan dolayı çok
öfkeliler.
Irak,
Libya ve Suriye bitirildi ama krallıklar / emirlikler ellenmedi bile.
AB ile
ABD’nin yoları ayrıldı ama onlar birbirini ısırmaz, it iti ısırmaz hesabı.
Kalıyor
TC gibi, 2,5.-4,5. Dünya ülkeleri: Asansör takımlar yani. G-20’nin çürük
elmaları, kırılgan ekonomiler yani.
Bu G-20
hempaları en az harcanabilir. Sonra daha harcanabilir Latin Amerika ülkeleri
var. En son da, en çok harcanabilir durumdaki Afrika ülkeleri kalıyor geriye.
Asya’ya ABD’nin hükmü geçmez, geçemez, geçemedi, geçemeyecek.
İlk 3
şıktakiler, 1’er milyardan 3 milyar ediyor. Topu birden harcanabilir. Dünya’nın
yarısı yani. Boyun eğmeyi beceremeyenler
ile boyun eğmeyenler yani.
Son 2
haftadaki dolar seyrine bakınca, Barrett gibilerin, yani yeni teorik / pratik neo-şahinlerin (neo-con’lar değil,
bunlar daha şahinler), arenadaki gladyatörlere yapıldığı gibi, parmaklarını
başaşağı çevirdiğini düşünmeye zorluyor bizi.
Eğer
öyle olursa, Türk Baharı-Kışı gelir.
Bu Fetret ise, rahat rahat 2033’e
dek sürer.
(23 Mayıs 2018)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder