Cumartesi, Mayıs 26, 2018

Erdoğan Giderse, Kaç Yılda Toparlarız?


Ekşi Sözlük, Rin Tin Tin gibi, arada kafa çalıştırıyor. Bu da öyle nadir güzel sorulardan biri.
Bir yanıt beni gülmekten yerlere yatırdı:
“bir haftada ortaçağ, 15 günde yeniçağ, yemin ediyorum 1 aya kadar fransız devrimine kadar götürürüz biz bu işi.”
Şaka bir yana, durumumuzu gayet güzel özetliyor ama grotesk biçimde.
Düz anlatı şu:
2002 noktasına, yani 400 milyar dolar borç noktasına geri dönebilmemiz için, 1 trilyon dolar borç ödememiz gerekli, çünkü şu an 1,4 trilyon dolar borçluyuz cümbür cemaat. İster 5 yıl deyin, ister 50 yıl.
Demokrasi bölümünü pas geç, kimse onun peşinde değil ve onun olabilirliği kalmadı.
Savaşsızlığa geri dönebiliriz ama bedeli savaşlılıktan daha ağır olabilir.
Ekonomik kriz bölümünde, G-7 orada, biz hep orada kalırız gibi. 20-40 yıl boyunca gibi.
Özetle konuşursak:
Ya sabun, ya tuvalet kağıdı oluyoruz.
Ya da:
Eksodus deniyoruz.
İsyan, yıkım, belirsizlik, kaos.
Benim tahminim, kaos istemeyenlerin kaosu yaratacağı ve kaosun olağan / normal koşullarda % 51 olasılıklı olduğu ama sürprizlerin daha çok olasılıklı olduğu.
Katastrof teorisi, böyle dönemlerde senkoplara düz gidişlerden daha sık raslandığını kayıtlamış bir kere.
Bardak doldu ve taştı.
Başarısız devrim girişimi kesin. Global ve yerel olarak.
Büyük sayılar kuramının geçerliliği kesin.
Orta ve kısa vadede ise, senkop da senkop.
Beylikler dönemi veya fetret dönemi gibi.
İlki 300 yıl sürdü, ikincisi 10 yıl.
Dolayısıyla, başa dönersek:
Fransız Devrimi’ni boş ver, Yeni Çağ / Aydınlanma Şafağı olabilse, başımız üzere yeri olsa gerek (sırasıyla ilki 1800 öncesi, ikincisi 1600 öncesi).
+
Dipnot.
Tümüyle katılmasam da, asıl panorama şu:
“bu, sadece tek bir adam ve o adama karşı verilen bir mücadele değil. bu, ülkeye hakim olan zihniyetin, "öteki" % 50 ile savaşı. bu, kötülerle iyilerin, yobazlarla modernlerin, cahillerle okumuşların, faşistlerle özgürlükçülerin, sosyopatlarla homo sapiens’lerin, islamcılar’la ateistler’in ve eşcinsellerin, erkeklerle kadınların, milliyetçilerle gayrımüslimlerin, "farklı"larla, o "farklı"lara tahammülü olmayanların savaşı.”
Tanım epeyi daha başka biçimlerde de kurulabilir: % 50-50 olarak yani.
Sorun şu:
Bu ülkede azınlık, öteki, farklı olan veya sayılan; alkolik, keş, depresyonda, eşcinsel, ateist, şu bu oranı, zaten % 50’yi geçiyor. (Slaktivist oranı, % 7 gibi, beni epeyi şaşırtan bir oranda çıktı Haziran 2015’te. Keza, son 3 yılda bu ülkeyi terketmeye cesaret edebilen, en eğitimli ve en paralı kesim de %o 3 (80 milyonda 240 bin) çıktı.)
Yani, gönüllü kullar sözkonusu. Yani, AKP’ye oy veren eşcinseller sözkonusu. Gramsci ve Botie’nin saptadığı üzere, ezilenler bu işe destek vermedikçe, ezenler nah ezerler.
Artı:
% 1, % 99’u eziyor, bu doğru ama arada peçeteci-slaktivist % 7 var: AKP’den para kazandılar ama AKP’ye karşılar hesapça.
(24 Mayıs 2018)

Hiç yorum yok: