Ekşi
Sözlük, Rin Tin Tin gibi, arada kafa çalıştırıyor. Bu da öyle nadir güzel
sorulardan biri.
Bir
yanıt beni gülmekten yerlere yatırdı:
“bir haftada
ortaçağ, 15 günde yeniçağ, yemin ediyorum 1 aya kadar fransız devrimine kadar
götürürüz biz bu işi.”
Şaka bir
yana, durumumuzu gayet güzel özetliyor ama grotesk biçimde.
Düz
anlatı şu:
2002
noktasına, yani 400 milyar dolar borç noktasına geri dönebilmemiz için, 1
trilyon dolar borç ödememiz gerekli, çünkü şu an 1,4 trilyon dolar borçluyuz
cümbür cemaat. İster 5 yıl deyin, ister 50 yıl.
Demokrasi
bölümünü pas geç, kimse onun peşinde değil ve onun olabilirliği kalmadı.
Savaşsızlığa
geri dönebiliriz ama bedeli savaşlılıktan daha ağır olabilir.
Ekonomik
kriz bölümünde, G-7 orada, biz hep orada kalırız gibi. 20-40 yıl boyunca gibi.
Özetle
konuşursak:
Ya
sabun, ya tuvalet kağıdı oluyoruz.
Ya da:
Eksodus
deniyoruz.
İsyan,
yıkım, belirsizlik, kaos.
Benim
tahminim, kaos istemeyenlerin kaosu yaratacağı ve kaosun olağan / normal
koşullarda % 51 olasılıklı olduğu ama sürprizlerin daha çok olasılıklı olduğu.
Katastrof
teorisi, böyle dönemlerde senkoplara düz gidişlerden daha sık raslandığını
kayıtlamış bir kere.
Bardak
doldu ve taştı.
Başarısız
devrim girişimi kesin. Global ve yerel olarak.
Büyük
sayılar kuramının geçerliliği kesin.
Orta ve
kısa vadede ise, senkop da senkop.
Beylikler
dönemi veya fetret dönemi gibi.
İlki 300
yıl sürdü, ikincisi 10 yıl.
Dolayısıyla,
başa dönersek:
Fransız
Devrimi’ni boş ver, Yeni Çağ / Aydınlanma Şafağı olabilse, başımız üzere yeri
olsa gerek (sırasıyla ilki 1800 öncesi, ikincisi 1600 öncesi).
+
Dipnot.
Tümüyle
katılmasam da, asıl panorama şu:
“bu,
sadece tek bir adam ve o adama karşı verilen bir mücadele değil. bu, ülkeye
hakim olan zihniyetin, "öteki" % 50 ile savaşı. bu, kötülerle
iyilerin, yobazlarla modernlerin, cahillerle okumuşların, faşistlerle
özgürlükçülerin, sosyopatlarla homo sapiens’lerin, islamcılar’la ateistler’in
ve eşcinsellerin, erkeklerle kadınların, milliyetçilerle gayrımüslimlerin,
"farklı"larla, o "farklı"lara tahammülü olmayanların
savaşı.”
Tanım
epeyi daha başka biçimlerde de kurulabilir: % 50-50 olarak yani.
Sorun
şu:
Bu
ülkede azınlık, öteki, farklı olan veya sayılan; alkolik, keş, depresyonda,
eşcinsel, ateist, şu bu oranı, zaten % 50’yi geçiyor. (Slaktivist oranı, % 7
gibi, beni epeyi şaşırtan bir oranda çıktı Haziran 2015’te. Keza, son 3 yılda bu
ülkeyi terketmeye cesaret edebilen, en eğitimli ve en paralı kesim de %o 3 (80 milyonda 240 bin) çıktı.)
Yani, gönüllü kullar sözkonusu. Yani, AKP’ye
oy veren eşcinseller sözkonusu. Gramsci ve Botie’nin saptadığı üzere, ezilenler
bu işe destek vermedikçe, ezenler nah ezerler.
Artı:
% 1, %
99’u eziyor, bu doğru ama arada peçeteci-slaktivist % 7 var: AKP’den para kazandılar ama AKP’ye karşılar hesapça.
(24 Mayıs 2018)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder