Çarşamba, Mayıs 16, 2018

Pozitif-Düzüne, Tersine, Negatif Diyalektikler ve Adorno


En sonda söylenebilecek olanı en başta yazıyoruz:
Adorno’nun negatif diyalektik kavramı muğlak kalmış.
Bir yazar onu uzaktan etkileşim veya belki de etkileşimsizlik, bir yazar ise özdeşlik bozumu sorgulaması olarak algılamış.
Olay; Aristo Mantığı’na ve Euclid Geometrisi’ne benziyor.
Bu ikilinin tarihini bir anımsayalım:
Aristo MÖ 300 gibi eksik bir mantık yarattı. Euclid bu mantık üzerine MÖ 200 gibi bir geometri yarattı. Aristo’nun tasımı 4 adımlı, Euclid’in ‘Elementler’i 5 adımlı oldu.
Ben de özdeşlik ilkesini bozdum. Ancak Aristo’nun 10 kategorisinden yalnızca. Neden-sonuç ve parça-bütün ilintilerini dikkate kaale aldım.
Burada koyut:
Koyutların nasıl koyutlandığı, hem dilsel, hem fiziksel bir sorun yaratır.
Aristo’nun ‘bazı’sı niceleme mantığını, Euclid’in 5 koyutundan bilmem kaçıncısını tek tek bozmak da, Bolyay / Lobaçevski ve Riemann uzaylarının tanımını sağlamıştır.
Dönelim Aristo ve Euclid’in başına:
Aristo Mantığı’nı niceleme mantığıyla da, özdeşsizlikle de bozabilirsiniz. Benim yaptığım biçimde, bunu neden-sonuç ve bütün-parça ilintilerine uygulamak, daha ileri dereceden bir yapı-koyut-bozum olur. Oldu da.
Dönelim diyalektiğe ve Adorno’ya:
Öncelikle, ne Hegel, ne de Marx diyalektiği (ki öyle şeylerin olup olmadığı tartışmalı, çünkü Hegel Kant’ın triyadik mantığını kullanır ve Marx onu yalnızca başaşağı çevirir), Aristo diyalektiği ile ilintilidir. Aristo Mantığı’nı ise saklıca kabul eder, özdeşliği de.
Marx’taki diyalektikte (en indirgenmiş durumuyla), tez ve antitez, karşılaşır, temas eder, etkileşir, çelişir, çatışır, sentezlenir.
Demek ki:
Bir: Farklı yerzamanlardaki tezler ve antitezler (tezler ve tezler de, Aristo Mantığı, Euclid Geometrisi, Newton Fiziği gibi) karşılaşmayabilir ama etkileşebilir.
İki: Temas etmeyebilir. Küba reel sosyalizmi ile Kuzey Kore reel sosyalizmi gibi.
Üç: Etkileşmeyebilir. Buna nötral durum denebilir. Eelektromanyetik kuram açısından bakınca, 0 yüklü 2 parçacık, birbiriyle etkileşmez.
Dört: Çelişme durumu, tez ve antitezin 2 kategori olarak, diyelim N = 100 öğesinden yalnızca 1 veya 2’sinde olabilir. Buna da çelişmez denmese bile, çok-çok az çelişir (limit 0 çelişir) denebilir.
Beş: Farklılıkların çatışmayıp birarada yaşaması, bugünün büyükkentlerdeki tüm sivil toplum mensuplarını hayalidir / ütopyasıdır. Kimi olabilir, kimi olamaz. Daha çok da / en çok da olmaz, oldurulmaz, onu yapabileceklerce oldurulmaz.
Altı. Bu durumad sentez, en son şık olarak, belki onlarca durumda olmayabilir oluyor.
Asıl sorun Marx’ın sentezi bir tür zorunluluk olarak koyması ve bunu örtük olarak yapmış.
Marx’ın da, Adorno’nun da, özdeşsizlik durumlarından hangi eserlerinde söz edip etmediklerini bilmiyorum.
Bildiğim kadarıyla 2.500 yıldır, ne özdeşlik bozumu için, ne de Aristo-dışı mantıkları için sistematik bir düzenleme getirilemedi.
Dolayısıyla bu metin dizisinin başlangıcı için, Adorno’nun bu 2 soru imli sorgulamasını notlayıp konuyu kapatıyorum.
(16 Mayıs 2018)

Hiç yorum yok: