Kültürel
olgularda, 2 farklı kültürel kategori arasındaki etkileşim diyalektik ile değil,
ozmosis ile oluyor gibi.
Diyelim
tavuk döner, Almanya’ya gitti. Yavaş yavaş Alman kültürüne sızdı, yaygınlaştı.
Bugün, 30 yaş altı Almanlar, tavuk döneri Alman yemeği sanıyorlar.
İşin
tuhafı, tavuk döner Türkiye’de de ozmosis yaşadı. Kırmızı et ile beyaz et
arasındaki fiyat farkı aşırı açılınca, 1980-1985 sonrasında tavuk döner
yaygınlaştı.
Koşutunda,
her ikisi de tavuk dönerin hemen ertesinde piyasaya sürülen, ne sucuk döner, ne
de ‘cağ kebap’ denilen, Erzurum kökenli, koyun etinden yapılan ve yatay pişirilen
döner, tutmadı.
Tavuk
dönerin Almanya’da tutması için 2 ana neden, ucuzluğu ve yeni bir ‘fast food’
olması gösterilebilir. Ancak, kuru-pilav da Almanya’da millileşebilirdi ama
millileşmedi.
Burada
ana gösterge, antiteze ait bir öğenin, tez tarafından çatışmayla değil, kabulle
karşılanması.
Redle ve
çatışmayla karşılanan Türk bir kültürel öğe, yoğun baharat tüketimi ile oluşan
koku, o nedenle Almanlar Türkler’e başta ‘kimyoncu’ dediler, oysa kimyon
Türkler tarafından da az tüketilen bir baharattır, köfteye ve ete onun yerine
daha çok karabiber konur.
Bu
çatışmada ise, diyalektik yaşanmadı. Dominant kültür, resesif kültürü ikna etti
(zorbalık kullandı denemez), Türkler daha az baharat kullanır ve daha az kokar
(ve ayrıca deodorant kullanır) oldular.
Dolayısıyla,
tez-antitez etkileşimlerinde, epeyi yeni farklı durum daha tanımlamak gerekli.
Büyük olasılıkla hiç yaşanmamış ve dolayısıyla hiç adlandırılmamış etkileşimler
de vardır.
Genel
durum olarak da ticaret, savaş diyalektik ise, daha ozmosis olan kültürel öğe
olarak nitelendirilebilir. Siyaset ise, her ikisi de olabilir.
(18 Mayıs 2018)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder