AB, ABD,
G-7 ile karşılaştır karşıtlaştır:
Bu
kategorilerdeki ülkelerdeki sağ-sol ayrımının geçersizleşmesi ve saçmalaşması durumu,
Türkiye’de meclisteki 5 sağ partinin birbirlerinden ayrımının geçersizleştirilmesi
ve saçmalaştırılması durumu olarak yaşandı, yaşanıyor, seçim bitene dek de
yaşanacak. Seçimden sonraki tahminimiz, uç milliyetçi ve uç dinci bir iktidarın
fiilen geçersiz ama sözce geçerli tek adamlığı olacak ve geçerliliği de 2 yılı
geçemeyecek.
İnsanlar
yaptıkları işi iyi yapmalı ve o işin-oyunun kurallarına uymalı, diye düşünürüz.
Bizdeki vekiller işin temsil ve idare bölümünü tümüyle kubura ve kabire
batırdılar. Tuhaf bir biçimde de, o denli uğraşmalarına karşın, 1. Cumhuriyet’in
tamamını bir türlü gömemiyorlar.
Bunlardan
önce satılık oy ve 4 parti momenti vardı. Satılık oyun bile yolunu şaşırması ve
artan sayıyla 5 parti momentine geldik. Bu süreç, Brown hareketinden çok, difüzyon-dağılma
gibi gerçekleşti. Seçmen, oyunun adresi açısından neredeyse % 50 oy belirsizliği
yaşıyor. Ancak oy verme yüzdesi, hiçbir biçimde % 75’in altına düşmeyecek.
Devletin oy vermeyi bir haktan çok, vergi veya askerlik gibi) bir görev sayması
da bunda etkili. Sonuçta bu kararsızların oy vermesinin de bir anlamı kalmadı,
çünkü verdikleri partiyi seçiyor olmayacaklar.
2015’te
de belirsizlik vardı. 3 yılda % 3-4 yeni seçmen geldi, % 2 seçmen vefat etti ve
böylelikle % 5-6 seçmen yenilendi. İşte belirsizliği arttıranlar onlar: Aynı
insan kümesi, kendisine nasıl (ve zorunluca) ibadet etmesi gerektiğinin
söylenmesini de istemiyor. AKP’lilerin 2018
deist tartışması oradan kaynaklandı.
En
önemli gerçek şu:
AKP
sayesinde hem şeriatçılık sıfırlandı, hem de en son Afrin Savaşı momenti üzerinden
milliyetçilik. Kore Savaşı’nı kimse sorgulamadı ama Afrin’i AKP’liler bile
sorguladı. MHP ise, 1960-2020 arasında Afrin gibi bir olguyu hiçbir biçimde
beceremezdi. Üstelik, elde 1974 CHP-MSP Kıbrıs örneği var.
Ekonomik
kriz de hiçbir biçimde ertelenemez, önlenemez, sürdürülemez borçlu durumda.
Atilla kararı, Demokles’in kılıcı gibi tepemizde duruyor. Enflasyon, işsizlik
ve devalüasyon, ekonomi kurallarına aykırı olarak hep birlikte artıyor. Çünkü,
yatırım artmıyor ama tüketim hala var.
Toplam
1,5 trilyon doların (vatandaşın kredileri, yabancı yatırımlar, devlet iç ve
dış, banka ve sanayi şirketleri dış) üçte biri ödenir kanısındayız, çünkü
faizlerle son 35 yılda % 100’den fazlası çoktan ödendi zaten.
Sonuç:
AKP ve
Erdoğan kazanır ama her ikisi de iktidarı sürdüremez. Erdoğan’ı satacak ve
yargılanmaya götürecek dönek AKP’liler muhakkak çıkacaktır. Sonrası çorap
söküğü gibi gider.
Diğer
tüm partiler ve olmayan sol, muhalefet ve mücadele olarak sıfırlar ve hatta
eksiler.
Dünya’daki
isyan dalgası bize de gelecek.
Göçmen
sorununun çözümü yok. Suriyeliler Nazi-Musevi ilintisine sürüklenebilir.
Burada
en önemli noktalar:
Erken seçimlerin
hiçbir anlamı yok.
Kazanacağı
belli olan tarafın kazanmasının da bir anlamı yok.
Muhalefetin
muhalefetliğinin de bir anlamı yok.
Sokak
veya kitle direnci olasılığı görünürde sıfır ama kargaşa ve sivil kökenli terör
olasılığı görünürde % 50.
Diğer
iktidar seçkinleri (ordu, işadamları, medya, entellektüeller) etkisiz eleman durumunda
toptan.
Bizim
politik sıfırlanmamız böyle oldu işte.
(6 Mayıs 2018)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder