Şöyle
bir haber:
“Dünya
Borsalar Federasyonu (WFE) verilerine göre, 2017 sonunda 85 trilyon 313 milyar
751,7 milyon dolar olan dünya borsalarının değeri, yılın ilk çeyreğinde 83
trilyon 833 milyar 116,3 milyon dolara geriledi. Söz konusu süreçte dünya
borsalarının değeri yüzde 1 azalırken, bu da 1 trilyon 480,6 milyar dolarlık
erimeye işaret etti.”
Enflasyonun
asıl anlamı şişmedir. Borsaların değeri de şişirilmiş değer olmakta:
Yıllık
global GSH, 80-85 trilyon dolar arasında. Ekonomide para yılda 2,5-4 kere
döner. De sen ona 250 trilyon dolar nakit harcanır.
38 yılda
(1908-2018) Dünya nüfusunun yarısı globalleştirilebildi.
Bir
şirketin değeri, kabaca 1 yıllık geliridir. Dünya’daki şirketlerin çok az
bölümü borsada yer alır. Ülkemiz için sayılar: Haziran 2017’de Türkiye’de
1.351.212 şirket varmış. Borsadaki şirket sayısı ise Ağustos 2017’de 577 imiş. Borsadaki
şirketler, illa ki en büyükler değildir, çünkü aile şirketi anlayışı hala
geçerlidir. Türkiye’de hala KOBİ anlayışı geçerlidir.
Yani,
her koşulda bu şirketlerin değeri, olduğunun 10 katı kadar olarak şişirmedir.
Bunun da nedeni, 38 yıldır paranı aşağıdan yukarı doğru zorbalıkla akıtılması
ve belki global GSH kadar para ekonomi dışına çıkmıştır (ve off-shore banka
türü yerlerde kayıtdışı durumdadır). Bu para da o şirketlerin hisselerini çok
yapay olarak şişirmiştir.
Sonra ne
olur?
1929’daki
gibi borsalar, önce onda bire düşer, sonra kapanır. Sonra 10 yıl ekonomi aynı
yerde kalır. Sonra da savaş çıkarılır. Ki bu da, 2007-2017 arasını küçük
ölçekli olarak yeniden tanımlamış olmakta.
Tarihte,
tek gerçek saklanabilen ekonomik değer olan altının ve/ya gümüşün bile, külçe
olarak bile, satın alma gücünün üçte bire düştüğü zamanlar olmuştur. Çünkü, ya
üretim çok düşmüştür, ya da İspanyol gümüşü gibi, piyasaya çok fazla değerli
metal sürülmüştür.
Devamında
da kağıt paranın kullanımdan çıktığı, Osmanlı’nın bilet paraları veya ABD’nin
tahta on sentleri gibi paramsıların devreye girdiği, takas ekonomisine geri
dönüldüğü dönemler bolca mevcut. Yakın zamanda Yunanistan’da bu dediklerimiz
aynen yaşandı.
Bundan
sonrası da var: Yamyamlık. 1. Dünya Savaşı sırasında Erzurum’da bir kasap bebek
eti satmış, bu da kayıtlı.
Yani
birileri, çarşıdaki borsaya giderken, evdeki
kendi bedeninin etinden oldu çoktan.
Bakınız
‘Spartacus’ dizisi 1. sezon final bölümü.
Tarih,
ondan ders almayanlar tarafından tekerrür ettirilir.
(13 Mayıs 2018)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder