Gökte
birlikte uçup geri konan yerleşik yaşamlı kuş sürülerini izlediğimizde,
sürülüğün / toplumsallığın belli matematiksel kuralları yerine getirdiğini
görürüz:
Bireyler
uçma hacmini korurlar. Bu hem diğerlerine yeterince uzaklık, hem de yeterince yakınlık
demektir. Yani o mesafe, belli bir tanım aralığında değişebilme hakkına
sahiptir.
Bireyler,
yakınındakilerin / çevresindekilerin uçma yönünü görüp, ona uyup, uçarlar. Uçma
yönünün ve sürü toplu biçiminin olması bu yüzdendir.
İnsanda
sürü psikolojisi biraz daha farklı izler:
Diyelim
bin bireyli bir sürünün, kuş sürüleri gibi, diğerlerinin kararına; hem
yeterince yakın (birlikte hareket edebilmek için), hem de yeterince uzak
(bireyler farklılıklarını korumak için) olamaz. 5 bin yıllık ortak kararlı eylemlerde
(halk isyanlarında) bile bu uygulanamamıştır.
Buradan,
insan sürüsü davranışlarının matematiğinin limitlere varmadığı, Brown
hareketleri limiti açısından bakınca da, aşağı yukarı belli bir tanım
aralığında salındığı görülür.
Buradan
oldukça ilginç ve acaip bir sonuç çıkar:
İnsanlar
1 milyon yıllık tarihöncesi ve tarih dönemlerinde, yeterince
toplumsallaşamamıştır / sürüleşememiştir.
Yanısıra,
yine ilginç ve acaip bir çıkarsama daha var:
Bireylerin
toplumdan / kümeden varyans davranışları, onların tek başlarına oldukları gibiki
değildir. 7 kişiden büyük gruplarda insanların IQ’sunun düşmesi, bu anlama
gelir. Ancak IQ, düşse de, sürü olacak denli yeterince düşmez / düşemez gibi
görünüyor. Demek ki sürü psikolojisi sırasında bile, içgüdüyü / sürülüğü bozan
bir az miktarda bireysel bilinç sözkonusu.
O zaman
bu durumda 2 çözüm yolu var:
Bir:
Yeterince bilinçli bireylerin, kendi ve toplum yararına sürüden uzak durması.
İki: Az
veya çok bilinçli bireyler, sürüye katılınca, onların da tümüyle sürüleşmesi.
Bu
sekmenin nedeni şu görünüyor:
Bin
kişilik bir toplulukta, her zaman 1-2 zihni bağımsız birey her zaman bulunur.
Onlar ana eğilimlerden uzak davranınca, yakın çevrisindeki az veya hiç bilinçli
bireyler onları bilinçsizce taklit eder ve bu da toplumsal davranış türbülansı
/ yalpası yaratır.
Bu
durum; asal-yalnız bir birey ve oto-anarşist olmam olarak; devletsizliğin
insanlara yanlış işler yaptırttığı gözleminden sonra, ikinci anti-anarşist
saptama.
Ancak
geçerli-gerçek de bu: Epistemik yalan söylemem, söyleyemem, söylemek istemem.
Bilgi Çağı çocuğuyum. Eğilimim ve seçimim bu yönde.
Geçerli-gerçek
olanı yazarım ve geri kalanı pas geçerim. İnsanı aptallıktan ve cahillikten
kurtarmak, benim bakış açımdan toplumun kendi işi.
Homo
Posterus olarak da, hem Sapiens’i kendi haline bırakmak (bireyler ve kümeler
ölürse ölsün veya tür yok olursa olsun anlamında), hem de bireylerin kendi
adına, için düşünmesi ilkesine uyarım.
Sonuçta
toplumun yararı, toplumun kendi kararını kendi vermesidir. En azından 5 bin
yıllık tarih deneyiminden sonra.
(12 Mayıs 2018)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder