Bosch,
Bruegel, Dürer; ayrı ayrı kişiler / tarzlar ve peşpeşe zamanlı olarak, sıradan
insanları görselleştirdiklerinde, onları oldukları gibi, yani çirkin
resmetmişler ve görselleştirmişler. Bruegel’in resimleri, birebir tasvir
niteliği taşır, yani o insanları yolda görseniz, tanıyabilirsiniz.
Bu, 500
yıl önce böyleydi. ‘Gönüllü Kulluk Üzerine Söylev’ yazıldığında veya deneme
türü icat edildiğinde de böyleydi yani. Yaklaşık aynı zamanlardı.
Aradan
500 yıl geçti. Kitleseverlik, proleteryaseverlik, işçiseverlik tezahür etti. O
tezahürün bir altküme tezahürü, 1 Mayıs işçilerini güzel (ve ellerini
kafasından büyük)s resmetmekti.
1 Mayıs
2018 tarihli, Dünya’dan en güzel 1 Mayıs fotoğrafları konulu fotoğrafları
görünce, bunlar aklıma geldi.
Oysa
kitle, proleterya, işçi genelde çirkindir. Zaten insanların % 99,99’u çirkindir.
Çirkin
insanları güzellermiş gibi resmetmek veya fotoğraflamak, uç sağın popülizmiyle
aynıdır: Yalan söylem ve hamaset: Emeğin çirkin emekçiyi güzel kıldığı hamaseti.
Ki zaten
Stalin SSCB’sinin ve Hitler Almanya’sının kendi halkları hakkındaki güya
belgeselleri birbirinin tıpatıp aynıdır. Hatta bir SSCB’li yönetmenin, TC’nin
10. yılı nedeniyle (1933’te) yaptığı belgesel de öyledir ve diğerlerinin
tıpatıp aynıdır.
1945’ten
beridir Bilgi Çağı’nda yaşadığımızı herkes kabul ediyor ama doğru bilgi vermeye
kimse yanaşmıyor, çünkü düşünmeye kimse yanaşmıyor. Güzel, duygunun işidir;
doğru-gerçek-bilgi, düşüncenin işidir.
Bu epistemofobi, post-modern sanatın
takıntısıydı. Orhan Pamuk, bir zamanlar romanın dilegetireceği kesin doğru
olmadığını, olsa da romanın işlevinin bu değil, eğlendirmek olduğunu
söylemişti. Sonra da kalkıp, doğru diye Ermeni katliamından dem vurup, Nobel
edebiyat ödülünü almıştı.
Tezlerin
ve antitezlerin birbirinin yerine geçmesi veya ayırtsızlaşıp aynı işleri
yapması ilk kez olmuyor. Bugünün sosyal demokrat geçinenleri de, karşıt
olduklarını önesürdükleri uç sağın söylemlerini kullanıp, güzel yalanlar
söylemeyi sürdürüyorlar, üstüne üstlük bunu savunup, bize sanat diye yutturmaya
kalkıyorlar.
Bu
Dünya’da da böyle, Türkiye’de böyle…
Sanatçılar
doğrudan ve çirkinden öcüden korkan çocuklar gibi korkuyorlar: Doğru ortaya
konulunca, hayalet görmüş veya ‘böö’denmiş gibi davranıyorlar.
Bu da
onları, Fassbinder anlamında sentimental
faşist ve yalancı kılıyor.
Bruegel
de on binde bir azınlıktı, bunları söylerken biz de öyleyiz. 500 küsur yıldır
minval aynı yani.
(1 Mayıs 2018)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder