Bu kez,
hem de sinema sektörünün içinde olan tanıklarımız var. Yine, dediğimiz oldu,
diyeceğiz.
“Türk
sineması, gişede böyle düşüş görmedi.
2019'un
ilk yarısında 2018'e oranla, tam tamına % 45,1'lik izleyici kaybı yaşandı.
Hasılat
kaybı ise % 35,2 olarak gerçekleşti.”
İlk tez:
Ekşi
Sözlük’ün ezeli ve ebedi ergenleri, bunun Netflix’e yarayacağını sanıyorlar ama
yanılıyorlar. Biz, zaten yazdık: Netflix 2018 sonu itibarıyla zirvesini geride
bıraktı, çok hızlı tükendi veya kendini tüketti yani.
Peki
biz, neden böyle olacağını önesürdük önceden?
Çünkü:
Bir: Bilet
satışları hormonluydu. Bedava verilen biletler nedeniyle, toplam kişi sayısı,
görünenin % 60’ı idi aslında. O budandı.
İki:
Sinemanın birincil geliri, sinema biletinden olur. Sen kalkıp, patlamış mısıra
yüklenirsen, insanlar film seyretmeden o mısırı daha ucuza yemeyi er veya geç
aklederler, ezeli ve ebedi ergen olsalar bile: Çünkü, bugünün alaturka
seyircisinin tamamı, belki de tamamen onlardan oluşuyor.
Üç: Sen
kalkıp, tek bir dizinin tek bir bölümünün toplam seyirci sayısını, 6 ayda belki
80 filmle zor yakalamışsan, sinemanın
global vizyonundan yoksunsundur demektir. Ya da ‘Muhafız Hakan’ı kendisi yapmayı
ve sonra Netflix’e satmayı, tek bir alaturka yönetmen akledememiş demektir.
Dört: Global vizyon da berbatlaştı ve bunda
alaturka salakların kabahati yok. Netflix, Türk sinemasının en çok gişe
hasılatını yapan filmleri yapan yönetmenleri dize getirebilir ama seyirciyi
dize getiremez. Ya da: Sinema bugüne kadar belki 5 büyük hasılat çöküşü dönemi
yaşadı ve bu yeni olan, onlardan biri.
Sonuç
mu?
Bir: Orta
vadede, yeniden yılda 20-30 yerli film yapımına geri döneceğiz.
İki: Alaturka
yönetmenler, dizi film yapımına geçecekler veya geçtiler bile.
Üç: % 1
olasılıkla, gerçek bir yönetmen nihayet Türk sinemasından çıkabilecek.
10
yıllık durum hala aynı yani:
Dizi
film, sinema olanakları ve sunumu olarak, günümüz sinemasının üsselce önüne
geçti çoktan (ama bu durum geçici).
(10 Temmuz 2019)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder