Çarşamba, Temmuz 31, 2019

Aydın Selcen: Garib ve Köse suikastlarını anlamlandırmak


Selcen’in ve Taştekin’in, son birkaç metinlerinde, tuhaf bir enformasyonlama seyrine girdiğini daha önceleri imlemiştik.
Bu metin ise, biraz farklı. Kürtperverliğin en düşük dozda olduğu metinlerden. Taştekin de, dizi yazı olarak buna benzer bir çizgi yakaladı son metinlerinde.
Her ikisinin de belirsizlik ve soru kipinde seyretmesi çok ilginç.
Bir: İkisinin de, asıl bilgiye gerçekten ulaşamayacaklarını gördük. Sorun, taraf tutmaları değil. Sorun şu: Doğru soruları soramıyorlar ve eldeki kalabalık ve parazitli bilgi yığınını ayıklayamıyorlar. Selcen’in, irdeleyeceğimiz bu son metni de öyle.
İki: Alanda bile bazı şeyleri göremiyorlar ve görememişler, çünkü onlara bakmamışlar.
Yine de, hala ve yine karşı taraf olsalar bile, konuyla ilgili olarak alandan bilgi sağlayan ender kaynaklardan olmaktalar. Mahalli ise, oyunun çok dışına düştü örneğin.
Gelelim Selcen’in metnine:
“Garib’i KDP verdiyse, Köse suikastına kim zemin hazırladı? PKK on yıllardır benimsediği IKB’de eylem yapmama kuralını, birden bire ama kendine ikna edici inkâr (plausible deniability) maskesi sağlayacak biçimde, Osman Köse’yi üçüncü ellere katlettirmek için mi bozdu?”
Birinci saptama:
Teröristlerin ve kontra-teröristlerin eylemlerinin tamamının kendi çıkarları için yararlı ve anlamlı olduğunu varsaymak gereksiz. Bu konuda çıkan kitaplarda, bu işin piri sayılan ABD-CIA çizgisinin zırvalamalarının tam listesinin herhalde onda veya yüzde biri ile bile, amatörlerin yapmayacağı hataları profesyonellerin yaptığını görüyoruz.
Yani bu iki suikast, bir yerden gelip bir yere giden bir çizgi içermek durumunda değil.
Artı, Suriye ve Irak artık, tümüyle sisin içinde kayboldu: Hem savaş kuramı açısından, hem global konjonktür açısından. (İkinci parça, yavaş yavaş yazılmaya başlaması gerekli bir konu, çünkü savaş tarihinde bu denli belirsiz ortamlar çok sık görülmemiş.)
Şuna itiraz: PKK, Kuzey Irak’ta onyıllardır eylem yapmıyor falan değil. TC ordusu Kuzey Irak’a Barzani kuvvetlerini değil, PKK kuvvetlerini yenmek için girdi (Başika süreci). Artı, emekli baba Barzani, PKK’nin Kuzey Irak’ta 500 köyü imha ettiğini zamanında söylemişti: 500 köyün imhası, en az 500 gün alır.
+
“ABD deyince de CIA mı, CENTCOM mu, SOCOM mu? “Böyle saçma soru olur mu?” demeyin.”
ABD’nin resmen 20 civarında istihbarat kurumu var ve bunlar ülkede tanımlı. Bir de yarı gizli olarak alanda kurulan kurumlar veya yarı-kurumlar var.
Selcen’in ıskalamadığını ama yine de gözardı ettiğini düşündüğümüz konu şu:
ABD’nin başta Suriye olmak üzere, alanlardaki eylemleri, merkezdeki birden çok odak tarafından yönetilip, birbirine karşıt yönlerde gelişen biçimlerde ilerlemeye başladı gibi. Ki bu ilk kez olan bir şey de değil.
Buradaki ironi şu: Şu anda Kuzey Suriye ve Kuzey Irak arasında fiilen son 2 yıldır sınır falan yok ama ABD’nin zaten 2 tane ve ayrı savaş kuvveti var oralarda.
+
“Süleymaniye (1974) doğumlu Garib’in, örgüt üst yönetiminde “eli silah tutan” kesimde ağırlık sahibi olmaktan ziyade, diplomatik ve entelektüel yönüyle öne çıktığı anlaşılıyor.”
Selcen’in gördüğü ama söyleyemediği şu:
Alanda, her 2 taraf da, mavi yakalı elemanlarını değil, beyaz yakalı elemanlarını öldürüyorlar. Öyle yapıyorlar, çünkü mavi yakalıları biraz zor öldürebilirler ve öldürünce de, böyle hafif sonuçları olmaz, yıllara uzayan bir kan davası başlar.
Her taraf da, terörist de kontra-terörist de, ayağın zor bulunduğunu, beynin kolay bulunduğunu ve dolayısıyla kolay harcanabilir olduğunu düşünüyor ve uyguluyor. Ki bu, Sun Tzu açısından bakınca, berbat bir strateji dizisi.
Yani, Selcen ağaca bakıyor ama ormanı görmüyor, göremiyor.
+
“Yahut Köse Suikastı, KDP içinde belli belirsiz süren iktidar mücadelesinin konuya methaldar olmayan, karanlıkta bırakılan tarafının Garib operasyonuna verdiği karşılık mıydı?”
Köse suikastının nedeni belli:
Çalındığı belirtilen çantadaki bilgiler ki bunlar, kuşkusuz TC’nin müstakbel eylemlerine ilişkin ipuçları içeriyordu. Sonuçta TC, dakka bir gol bir, suikastı planlayanlara karşı-suikast yaptı bile.
Evet, Köse suikastına Kuzey Irak resmi ve gayrıresmi yönetim birimleri gözyumdu. Zaten göz yumma yoksa, gözden kaçırma varsa, yönetim işini bırakıp gitsin.
Burada bir şerh:Oğul Barzani, yeğen Barzani’ye bilgi aktarmamış olabilir, çünkü arada bir iç-iktidar savaşı var.
+
“Malum, istihbarat da, belki fuhşun yanısıra, dünyanın en eski mesleği. Yazılı kitabı, kuralı olmaz ama raconu yoktur denilemez.”
Bu, şaka olsa bile, berbat bir dilegetirim.
İstihbaratın kural-kitapları onlarca ve 2.500 yıldır var. Ancak, Dünya mutfakları gibi, Dünya istihbaratları da değişik baharatlara sahip.
Selcen şunu demek iştemiş olabilir: 4. Dünyalı bir ülkenin istihbaratı ve karşı-istihbaratı ancak bu kadar olabilir.
+
“Cumhurbaşkanı Erdoğan “Biz Fırat’ın doğusundaki terör koridorunu paramparça etmekte kararlıyız. Ne gerekiyorsa yapacağız. İzin almaya ihtiyacımız yok” der miydi?”
Zurnanın zırt dediği yer burası:
TC, 1. kantonunu imha ettiği 3’lü kanton bütününün diğer 2 kantonunu da yok edeceğini açıkça söyledi. 1’i yapan, 2’yi de yapar: Fiyatı pahalı olur, ayrı konu. Akar-Fidan-Erdoğan çizgisi, bunun için herşeyi göze aldılar, bu çok açık.
Sorun, Barzani taifesi, YPG’ye yardım edecek mi?
Yeğen Barzani, TC’ye Haziran 2019’da geldiğine göre, biraz zor. Bizce Barzani taifesi, doğuda blokaj yaratacaklar. Kuzey Suriye’deki Arap aşiretleri de sıkışınca, Kürt tarafına ihanet edecekler, daha önce hepsi birbirine ihanet ettiler zaten. TC’nin tasarımı bu gibi.O 2 kantonu haritadan silip, oraya bir de 1 milyon Suriyeli’yi geri koyarlarsa, Kürtler küllüm mafiş olurlar. Bizce, bu gibi veya buna yakın bir plan var gibi.
Vurgu: Bu çizgi, pek rasyonel bir taktik olmaz ama şu anda savaşın sisli ortamı, her tür irrasyoneliteye kapı açtı. Bizce, her 2 suikastin de irrasyonel tarafı daha ağır basıyor zaten.
+
“Niyet, cüret, irade, sabır. Bakınız bugün, CHP’nin artık tadilat filan değil yeni anayasadan, demokrasi cephesinden azına razı olmayacağını, “Kürt Raporu” hazırladığını, seçim barajının düşürülmesinden yana olduğunu biliyoruz. Demirtaş da, 16 Temmuz günkü savunmasında “Cumhurbaşkanı Erdoğan (…) demokratikleşme konusunda bir adım atarsa, biz de kendisine on adım atarız” dedi.”
Selcen, burada ‘aç tavuk kendini buğday ambarında görür’leşmiş.
Türkiye, 2003 arasındaki 3. liberalizm dalgasını uzatarak, 2013-2019 arasını da feda etti. Global hegemonlar, 2020-2060 arasında da yeni bir neo-liberal dalga dayatmak niyetindeler ama global ekonomi bunu kaldıramayacak.
Yani TC, ekonomi üzerinden yeni bir kaos dönemine sokuldu. Tasarlanan CHP destekli çakma ılımlı İslam çizgisi, kısa vadeli gelecekteki yönetimi götüremez.
Bugün TC, savaş alanlarında ne yapabiliyorsa, hegemonların kendi askeri, iktisadi, siyasi boşluklarından dolayıdır. Ve bu boşluk daha da büyümekte. Ama TC için de böyle olacak. AKP yerine, CHP ikamesi, TC’yi 2033’e dek sarkacak orta uzunlkta kaosa taşıyacak ki bu, 2013-2019 kaosundan daha büyük ölçekli olacak ama TC parçalanmaz.
Yani en-en özetle Selcen, ya Dündar gibi gidecek, ya Altan gibi içeriye girecek.
Selcen’in de, Taştekin’in de kendi yazdıklarının bu anlama geldiğini anlayamamaları çok-çok tuhaf.
(31 Temmuz 2019)

Hiç yorum yok: