Selcen’in
ve Taştekin’in, son birkaç metinlerinde, tuhaf bir enformasyonlama seyrine girdiğini daha önceleri imlemiştik.
Bu metin
ise, biraz farklı. Kürtperverliğin en düşük dozda olduğu metinlerden. Taştekin
de, dizi yazı olarak buna benzer bir çizgi yakaladı son metinlerinde.
Her
ikisinin de belirsizlik ve soru kipinde seyretmesi çok ilginç.
Bir:
İkisinin de, asıl bilgiye gerçekten ulaşamayacaklarını gördük. Sorun, taraf
tutmaları değil. Sorun şu: Doğru soruları soramıyorlar ve eldeki kalabalık ve
parazitli bilgi yığınını ayıklayamıyorlar. Selcen’in, irdeleyeceğimiz bu son
metni de öyle.
İki: Alanda
bile bazı şeyleri göremiyorlar ve görememişler, çünkü onlara bakmamışlar.
Yine de,
hala ve yine karşı taraf olsalar bile, konuyla ilgili olarak alandan bilgi
sağlayan ender kaynaklardan olmaktalar. Mahalli ise, oyunun çok dışına düştü
örneğin.
Gelelim
Selcen’in metnine:
“Garib’i
KDP verdiyse, Köse suikastına kim zemin hazırladı? PKK on yıllardır benimsediği
IKB’de eylem yapmama kuralını, birden bire ama kendine ikna edici inkâr
(plausible deniability) maskesi sağlayacak biçimde, Osman Köse’yi üçüncü ellere
katlettirmek için mi bozdu?”
Birinci
saptama:
Teröristlerin
ve kontra-teröristlerin eylemlerinin tamamının kendi çıkarları için yararlı ve
anlamlı olduğunu varsaymak gereksiz. Bu konuda çıkan kitaplarda, bu işin piri
sayılan ABD-CIA çizgisinin zırvalamalarının tam listesinin herhalde onda veya
yüzde biri ile bile, amatörlerin yapmayacağı hataları profesyonellerin yaptığını
görüyoruz.
Yani bu
iki suikast, bir yerden gelip bir yere giden bir çizgi içermek durumunda değil.
Artı,
Suriye ve Irak artık, tümüyle sisin içinde kayboldu: Hem savaş kuramı
açısından, hem global konjonktür
açısından. (İkinci parça, yavaş yavaş yazılmaya başlaması gerekli bir konu,
çünkü savaş tarihinde bu denli belirsiz ortamlar çok sık görülmemiş.)
Şuna
itiraz: PKK, Kuzey Irak’ta onyıllardır
eylem yapmıyor falan değil. TC ordusu Kuzey Irak’a Barzani kuvvetlerini
değil, PKK kuvvetlerini yenmek için girdi (Başika süreci). Artı, emekli baba Barzani, PKK’nin Kuzey Irak’ta
500 köyü imha ettiğini zamanında söylemişti: 500 köyün imhası, en az 500 gün
alır.
+
“ABD
deyince de CIA mı, CENTCOM mu, SOCOM mu? “Böyle saçma soru olur mu?” demeyin.”
ABD’nin
resmen 20 civarında istihbarat kurumu var ve bunlar ülkede tanımlı. Bir de yarı
gizli olarak alanda kurulan kurumlar veya yarı-kurumlar var.
Selcen’in
ıskalamadığını ama yine de gözardı ettiğini düşündüğümüz konu şu:
ABD’nin
başta Suriye olmak üzere, alanlardaki eylemleri, merkezdeki birden çok odak
tarafından yönetilip, birbirine karşıt yönlerde gelişen biçimlerde ilerlemeye
başladı gibi. Ki bu ilk kez olan bir şey de değil.
Buradaki
ironi şu: Şu anda Kuzey Suriye ve Kuzey Irak arasında fiilen son 2 yıldır sınır
falan yok ama ABD’nin zaten 2 tane ve ayrı savaş kuvveti var oralarda.
+
“Süleymaniye
(1974) doğumlu Garib’in, örgüt üst yönetiminde “eli silah tutan” kesimde
ağırlık sahibi olmaktan ziyade, diplomatik ve entelektüel yönüyle öne çıktığı
anlaşılıyor.”
Selcen’in
gördüğü ama söyleyemediği şu:
Alanda,
her 2 taraf da, mavi yakalı
elemanlarını değil, beyaz yakalı
elemanlarını öldürüyorlar. Öyle yapıyorlar, çünkü mavi yakalıları biraz zor
öldürebilirler ve öldürünce de, böyle hafif sonuçları olmaz, yıllara uzayan bir
kan davası başlar.
Her
taraf da, terörist de kontra-terörist de, ayağın zor bulunduğunu, beynin kolay
bulunduğunu ve dolayısıyla kolay harcanabilir olduğunu düşünüyor ve uyguluyor.
Ki bu, Sun Tzu açısından bakınca,
berbat bir strateji dizisi.
Yani,
Selcen ağaca bakıyor ama ormanı görmüyor, göremiyor.
+
“Yahut
Köse Suikastı, KDP içinde belli belirsiz süren iktidar mücadelesinin konuya
methaldar olmayan, karanlıkta bırakılan tarafının Garib operasyonuna verdiği
karşılık mıydı?”
Köse
suikastının nedeni belli:
Çalındığı
belirtilen çantadaki bilgiler ki bunlar, kuşkusuz TC’nin müstakbel eylemlerine
ilişkin ipuçları içeriyordu. Sonuçta TC, dakka bir gol bir, suikastı
planlayanlara karşı-suikast yaptı bile.
Evet,
Köse suikastına Kuzey Irak resmi ve gayrıresmi yönetim birimleri gözyumdu.
Zaten göz yumma yoksa, gözden kaçırma varsa, yönetim işini bırakıp gitsin.
Burada
bir şerh:Oğul Barzani, yeğen Barzani’ye bilgi aktarmamış olabilir, çünkü arada
bir iç-iktidar savaşı var.
+
“Malum,
istihbarat da, belki fuhşun yanısıra, dünyanın en eski mesleği. Yazılı kitabı,
kuralı olmaz ama raconu yoktur denilemez.”
Bu, şaka
olsa bile, berbat bir dilegetirim.
İstihbaratın
kural-kitapları onlarca ve 2.500 yıldır var. Ancak, Dünya mutfakları gibi,
Dünya istihbaratları da değişik baharatlara sahip.
Selcen
şunu demek iştemiş olabilir: 4. Dünyalı bir ülkenin istihbaratı ve
karşı-istihbaratı ancak bu kadar olabilir.
+
“Cumhurbaşkanı
Erdoğan “Biz Fırat’ın doğusundaki terör koridorunu paramparça etmekte
kararlıyız. Ne gerekiyorsa yapacağız. İzin almaya ihtiyacımız yok” der miydi?”
Zurnanın
zırt dediği yer burası:
TC, 1.
kantonunu imha ettiği 3’lü kanton bütününün diğer 2 kantonunu da yok edeceğini
açıkça söyledi. 1’i yapan, 2’yi de yapar: Fiyatı pahalı olur, ayrı konu.
Akar-Fidan-Erdoğan çizgisi, bunun için herşeyi göze aldılar, bu çok açık.
Sorun,
Barzani taifesi, YPG’ye yardım edecek mi?
Yeğen
Barzani, TC’ye Haziran 2019’da
geldiğine göre, biraz zor. Bizce Barzani taifesi, doğuda blokaj yaratacaklar. Kuzey
Suriye’deki Arap aşiretleri de sıkışınca, Kürt tarafına ihanet edecekler, daha
önce hepsi birbirine ihanet ettiler zaten. TC’nin tasarımı bu gibi.O 2 kantonu
haritadan silip, oraya bir de 1 milyon Suriyeli’yi geri koyarlarsa, Kürtler
küllüm mafiş olurlar. Bizce, bu gibi veya buna yakın bir plan var gibi.
Vurgu:
Bu çizgi, pek rasyonel bir taktik olmaz ama şu anda savaşın sisli ortamı, her
tür irrasyoneliteye kapı açtı.
Bizce, her 2 suikastin de irrasyonel tarafı daha ağır basıyor zaten.
+
“Niyet,
cüret, irade, sabır. Bakınız bugün, CHP’nin artık tadilat filan değil yeni
anayasadan, demokrasi cephesinden azına razı olmayacağını, “Kürt Raporu”
hazırladığını, seçim barajının düşürülmesinden yana olduğunu biliyoruz.
Demirtaş da, 16 Temmuz günkü savunmasında “Cumhurbaşkanı Erdoğan (…)
demokratikleşme konusunda bir adım atarsa, biz de kendisine on adım atarız”
dedi.”
Selcen,
burada ‘aç tavuk kendini buğday
ambarında görür’leşmiş.
Türkiye,
2003 arasındaki 3. liberalizm dalgasını uzatarak, 2013-2019 arasını da feda
etti. Global hegemonlar, 2020-2060 arasında da yeni bir neo-liberal dalga
dayatmak niyetindeler ama global ekonomi bunu kaldıramayacak.
Yani TC,
ekonomi üzerinden yeni bir kaos dönemine sokuldu. Tasarlanan CHP destekli çakma ılımlı İslam çizgisi,
kısa vadeli gelecekteki yönetimi götüremez.
Bugün TC,
savaş alanlarında ne yapabiliyorsa, hegemonların
kendi askeri, iktisadi, siyasi boşluklarından dolayıdır. Ve bu boşluk daha
da büyümekte. Ama TC için de böyle olacak. AKP yerine, CHP ikamesi, TC’yi 2033’e
dek sarkacak orta uzunlkta kaosa taşıyacak ki bu, 2013-2019 kaosundan daha
büyük ölçekli olacak ama TC parçalanmaz.
Yani en-en
özetle Selcen, ya Dündar gibi gidecek, ya Altan gibi içeriye girecek.
Selcen’in
de, Taştekin’in de kendi yazdıklarının bu anlama geldiğini anlayamamaları
çok-çok tuhaf.
(31 Temmuz 2019)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder