Tuhaftır
ama Fassbinder apolitik bir yönetmen
sayılır. Bunda öne çıkardığı eşcinselliğinin
payı yüksek olabilir.
Örneğin,
‘Sonbaharda Almanya 1979’ film dizisinde kendisi, penisi ortalıklarda dolanıp,
çırılçıplak monologlarda ve tirajlarda bulunuyordu. Üstelik filmi aşırı
politikti ama bunuu aşırı öznel biçimde dilgetirmişti, annesini ve erkek
sevgilisini kullanarak.
Sonra,
erken öldü.
Sonra, 2
Almanya birleşti ve tek oldu.
Sonra,
birileri birden aydılar ki Fassbinder, Birleşik
Almanya’yı sezmiş ve onun faşizmine karşı politik ön-tavır koymuş.
Fassbinder,
dekadant bir sanatçı ama sanatçı
çıplak derili olduğu için, bazı politik gelişmeleri gerçekleşmeden önce
sezebiliyor: Kafka’nın ‘Ceza Svmürgesi’ ve ‘Açlık Şampiyonu’ ile, toplama
kamplarını öngörmesi gibi. Fassbinder de bu denli duyarlıydı bizce.
Tarihsel-politik
süreç Birleşik Almanya’da durmadı.
Almanya,
şu sıralar tam gaz Almanya Birleşik
Devletleri’ne ve 4. Reich’a
doğru ilerliyor.
Bizce
Fassbinder, asıl ve tam da bunu öngördü
ve ifade etti.
Ancak,
sinemasal ifadeleri bu konuda zayıftı:
‘Üçüncü
Kuşak’ta terörizmi, ‘Telsiz Dünya’da interneti ve siberuzayı eksik ve yanlış anladı ve anlattı ama hepsini doğru sezdi.
Şerh:
Fassbinder, geriye doğru perspektif yaparak, alman faşist sentimentalizmini, 1960-1980 Almanya’sına uyarladı.
Oysa Gibson, siberuzay konusunda 1980’de, doğrudan 2020 gelecek projeksiyonları eyledi. Bizce Fassbinder de, bunu
yapabilirdi ama doğru tarafa bakmadı.
Bir
link:
Fassbinder,
bu videoda Almanya’nın sağa kaydığını söylüyor. Daha 1980 gelmemiş ve hala 1970’lerin
sol dalgası var. 1979 momentine doğru yol alınıyor.
3 ‘Versus’
metnimizde, bunun Alman sinemacıları üzerinden irdelemelerini yaptık.
Buradaki
ekimiz şu:
Ulrike Meinhof.
Kendisi
bir terörist olarak alanda öldürüldü ama aslında kendisi bir kuramcıydı, hem de
sağlam bir kuramcı, Rosa kadar olmayabilir ama yine de sağlam.
Bizce
Meinhof, Merkel’in ilk ve tek proto-antitezi idi ve Fassbinder bunu göremedi,
görseydi dile getirmiş olur ve biz de bunu bilirdik çünkü.
Trotta,
hala yaşıyor.
Rosa’yı,
Hannah’ı, Hildegard’ı fim yaptı.
Ama
Ulrike’yi yapmadı. ‘Angela’yı da.
Oysa ‘Alman
kadın politikacılar’ başlıklı 3’lü dizinin 3. adımı tabii ki Ulrike olur, ne
Hildegard, ne de Angela.
Şerh:
Trotta, Merkel’i film yapmaz ama yapsa, lehinde yapardı bizce.
Fassbinder
ise, eğer sağ kalabilseydi, bizce ‘Ulrike’nin de, ‘Angela’nın da tulumunu
çıkarır ve silkelerdi.
O zaman
da, 4. Reich zor olurdu.
Evet, sert
ve yenip yutulmaz bir tez:
Apolitik
sanat politikayı hezimetle yener, yendi ve yeniyor hala…
(15 Temmuz 2019)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder