Patlatsak
da mı saklasak, patlatmasak da mı saklasak?
Bir
alıntı:
“Ekonominin
tüm kesimlerinin bankalara olan kredi borcu 2,7 trilyon TL’yi aşmış durumda.
…
İnşaat
sektörünün 238 milyar TL nakdi kredi borcu bulunurken elektrik, gaz, su üretim
ve dağıtım sektörünün ise, 208 milyar TL nakdi kredi borcu bulunuyor.
…
… kamu
kesiminin toplam brüt borcu 2019 Mart sonu itibariyle, 1,2 trilyon lirayı aşmış
durumda.
…
Bireysel
kredi veya bireysel kredi kartı borcundan dolayı yasal takibe intikal etmiş
kişi sayısı, 2019 yılı ilk dört ayında 2018 yılının aynı dönemine göre yüzde 23
artarak 601 bin kişi oldu.
…
Tüketici
kredileri ve bireysel kredi kartlarındaki tahsili gecikmiş alacak miktarı 5
Temmuz 2019 itibarıyla 19,7 milyar TL’yi geçti.”
Bu
hesaba, belediyelerin borcu dahil değil. Örneğin, İBB’nin 30 milyar lira borcu
var.
Peki, bu
durumda Erdoğan ne yapıyor?
Faizle,
dolarla, borsayla uğraşıyor.
Oradaki
paralar reel değil, reel olan para, bu reel sektörlerdeki para.
Yani,
cismin olduğu yerle, bakılan yer apayrı.
Peki ne
olacak?
1994’te,
2001’de, 2008’de ne olmuşsa o olacak:
Patlama
değil, çökme.
2015 krizi
ertelendi, 2022 ve 2029 ile birleşti. 3
W krize doğru gidiyoruz.
2029,
Dünya’nın da çökme yılı olacak gibi. 2028 başkanlık seçimi ertesinde ABD
çökecek, AB zaten çöktü.
Yiyin
birbirinizi, ete para vermeyin. Devamı den den de denden.
Dipnot:’Aç
aç aç’ın ne olduğunu, bilenler bilmeyenlere anlatsın. Can Yücel’in bu konuda
bir şiiri vardır, tüyo vermiş olalım.
(18 Temmuz 2019)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder