Bir
alıntı:
“SETA,
tepki çeken raporun ‘muhalif gazetecilere odaklanan bir çalışma olmadığı’nı
ileri sürdü.”
Bir deli
kuyuya taş atmış, 40 akıllı çıkaramamış.
Ne yani,
biz şunları yazdık ve yayınladık, bunlar fişleme mi şimdi?
4 dış
politika kadın köşe yazarı listesi: Ceyda Karan, Ayşe Karaabat, Yasemin Çongar,
Duygu Loloğlu.
4
Kürtperver kadın köşe yazarı: Aslı Erdoğan, Perihan Mağden, Ece Temelkuran, Amberin
Zaman.
Adamlar,
kendileri ‘liberal demokrat köşe yazarı’ diye twitter grubu kurmuşlar çoktan.
Kendilerini
fişlemiş falan mı olmuşlar?
Onlar yapınca,
enformasyon da; başkası yapınca, dezenformasyon falan mı?
Bizce
rapor eksik.
Çünkü:
Bunun
Zaman listesi var, bunun taa Radikal – Yeni Yüzyıl (ilk zamanı) listesi var. At
itinin it izine karıştığı, solla sağ liberalizmin aynı şey saydırıldığı, eski
TKP’lilerin Fethullah’ın kucağına gittiği dönemler var (Abant Toplantıları).
Sorun
şurada:
T24, Artı
Gerçek, Gazete Duvar (Taraf’ı, vd’yi de katabiliriz) olarak listelenen, muhalif
duruşun, AKP iktidarının varoluşunu
güçlendiren tutumlar ve davranışlar içinde olduğu bir gerçek: Sinir bozucu
bir gerçek hem de.
HDP’perverlik
veya İmamoğlu’perverlik, onları dezenformasyon yapmaya sıkıştırdı çoktan.
Bunu,
SETA da yapınca, neden tu kaka oluyor ki?
Tencere
dibin kara, seninki benden kara, oluyor yalnızca…
Bu arada
SETA’nın geçmişini fazla insan izlememiş. Özetleyelim:
‘Muhafazakar
Dergi’ başlığıyla, başlangıçta akademik gidişattaydılar.
Bu
çizgi, en çok şu anki ‘Doğu Batı’ yayın grubu nezdinde somutlandı:
Belli
bir harici maddi kaynakla, belli bir çizgide yayın yapma.
Liberal
sağ, sağlamcıdır, birden çok ata oynar, oynadı da: SETA dikiş tuturamayan, ‘Doğu
Batı’ dikiş tutturan çizgide kaldı yalnızca.
Biz şuna
karşıyız:
Hem
Abant Toplantıları düzenle, hem Mete Tunçay’a Zaman’da yazdır.
Hem Akif
Beki’yi Radikal’in başına sardır, olmadı Karar’a aldır.
Hem şu,
hem bu: Bu kadar çok ata oynarsan, gürültüden ne dediğin anlaşılmaz.
İnanılırlığın kalmaz. Muhatapların zaten eksi bilgili ve esi zekalı. Bu kadar
çok şeyi dinleyince, hiçbir onların beyninde kalmaz.
Bizce,
SETA raporu da öyle olacak. 3 günde unutulacak. Şu an içinse, yaz sıcağında
millete gündem ve reyting gerek. Herkes, mal bulmuş Mağrıbi gibi konuya daldı.
Bu kadar
patırtı bu yüzden.
Biz, gazetecilerin
satılık olmasına bile karşı değiliz: Kimi cinsel organını satar, kimi düşünmeme organını: Alan razı, satan
razı, kime ne?
Biz,
Türk’ü bilmem ne yap ama bilmem ne deme, melokomikliğine karşıyız.
Bugün
ilk 300 köşe yazarını ele alalım, kendi hesabımıza kirli olmayan 1 ad
sayamayız. Baba Altan ve Arcayürek vardı, az kirliydiler, 70 yıl köşe yazısı
yazdıktan sonra onlar da mezara gittiler. Oğul Altan’lar ise, melokomikliğin
şahikasında seyrediyorlar.
O
nedenle:
SETA’ya
ister gül, ister ağla…
Sokak
diliyle:
İşler
ayna, çal çal oyna…
(Yani,
83 milyonluk Türkiye’de 2 milyon günlük gazete satışı var yalnızca, onun da
çoğu kurumsal…)
(8 Temmuz 2019)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder