Elmalar armutlar
hepsi birbirine karıştırılmış.
Bir
alıntı:
“Kimlik
siyasetinin yol açtığı sıkışmışlığa karşı yine tanıdık bir formül devrede:
Biraz Alevi, zorunlu Kürt, makbul düzeyde sosyal demokrat, eser miktarda
sosyalist ama mutlaka muhafazakar tarifiyle girilen siyasal gen havuzundan
çıkarılacak politik bir mutant.”
3 ayrı
politiko-sosyolojik moment var:
Bir:
Kutuplaşma.
İki:
Politik kimlik muğlaklaşması.
Üç:
Tarihin getirdiği duvar.
Kutuplaşma;
Türkiye’de sağ-sol, Alevi-Sünni, Türk-Kürt, laik-şeriatçı, şu bu üzerinden
zaten olan yaratılan bir şey. Bu daha çok, 2 kardeş Arap’ın yalnızken
birbirleriyle savaşması ama amca oğlu gelince, birleşip,ona karşı savaşması
durumu.
Politik
kimlik muğlaklaşması söyle de ifade edilebilir. Türkiye’de 1960 sonrasında
politik kimlik kesinleşmesi hiç yaşanabildi mi? Yoksa tüm kavramlar paçal
yapılıp ortaya üç buçuk karışık şeyler mi sürüldü?
Tarihin
duvarını hiç kimse görmüyor, çünkü hiç kimse ona bakmaya bile cesaret edemiyor.
Hepsinin
sonunda da, zihinsel / kültürel
regresyon / konfüzyon oluşuyor. Son 10 yılda da fiilen devrede bu durum.
Sorun;
sağ popülzmden söz ederken, taa Marx’tan gelen sol popülizmi yok saymak gibi
durumlarda.
Neden
böyle?, diye sorulmaz, neden bu kadar az sorun var?, diye sorulur.
(27 Temmuz 2019)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder