Perşembe, Temmuz 18, 2019

Müzikal Hiper-Tekst Olarak Babylon Berlin


10 klip var, bazıları meta-klip, bazıları hiper-klip.
Diğer bir deyişle Tykwer, filmle anlatamadığını, müzikle anlatmış.
Ancak yaptığı, ‘Kabare’de Bob Fosse’nin yaptıklarına yaklaşamamış. Bir de, Fassbinder’in ‘Lili Marlene’ müzikleriyle yaptığı savaş klibine.
Onu, diğer müzisyenler ve tasarımcılar eylemişler.
+
‘Rise Reel’ (gerçeği yükselt), müzik aracılığıyla filmin yeni Berlin’den eski Berlin’i görsel olarak nasıl ürettiğini sergilemiş: tam bir sinema üretimi dersi (klasik ‘eskisinin ve yenisinin süperpozesi’ kullanımı yalnızca).
Müzik, Tykwer’in müziği.
+
Sabaton, ‘hard-rock’ ile 1. Dünya Savaşı’nı sürreel olarak anlatmış.
Bu, Fosse’nin de, Fassbinder’in de, Tykwer’in de, kullandığı trans-hiper-tekst-ekspresyon denilebilecek şey:
Doğrudan o dönemin müziğini kullanmak yerine, müzik üzerinde oynamalar ve nüanslarla, dönem hakkında (zeitgeist) semantik perspektif  (ve tabii ki illüzyon) yaratmak.
+
İşte asıl bu:
Rammstein - Deutschland (enstrumental).
Bunun, kişisel bir yapım mı, yoksa yönetmenin ısmarladığı bir şey mi olduğu belli değil.
Ancak, filmin ruhunu, asıl kabare şarkısıyla (Toz, Kül) birlikte, delicesine yaratıcı olarak veriyor.
Yani, izleyicide sentimentalizmin dibini hissettiriyor.
+
Ve bu:
‘Kül ve Toz.’
Asıl filmde 09:30’luk bir plan bu. Yani, müzik hep sürüyor. Burada ise, 04:46’lık klip bölümü var.
Tamam, ‘Lili Marlene’ ve Schygulla planı değil bu. Yine de, bitmiş saydığımız sinemadan hala yetenekler fışkırdığını kanıtlıyor bize.
+
Panorama:
Hepsi birarada:
Bir: Almanya Almanya, herşeyin ve hepsinin üzerinde.
İki: Alman yönetmenler döktürüyorlar. Müziğe karşı özel bir sempatileri ve onu kullanmada özel bir becerileri var:
Onun estetiko-politik’ini kafalara çarpa çarpa eyliyorlar.
Yine Almanya kökenli olan Adorno, bunu algılayamadığı için, bir müziko-estetiko-politik’çisi olamadı ve bu, ona ve onu kendisine yapılacak en büyük hakaret oldu.
Üç. Amacın hiç de bu olmadığı belli olarak, sinemada müzik, filmin önüne çıkabiliyor. Hint filmleri son zamanlarda, zaten sıralanmış klip niyetine yapılıyor ama bu, Avrupa sanat sinemasında böyle değil, özellikle de politik filmlerde hiç mi hiç öyle değil. Ama sonuç belli. Muazzam bir müziko-ekspresyon: Tykwer de bunun en becerikli üritecilerinden.
+
Polisiye bir filmin müziklerinin filmin önüne geçmesi için başka bir örnek bilmiyoruz.
Politik bir filmin müziklerinin filmin önüne geçmesi için başka örnekler örnekler biliyoruz ve bu da, bu alanda yeni bir katkı.
Müziğin bir hiper-tekst kılınmasının başka örneğini bilmiyoruz. Harmoniyle ve nota notaya karşı ile yapılmak istenen bu. Zakir Hüseyin, bunu kendi özgün poliritimi ile yapmıştı ama bunun polimelodi ile yapıldığını biz burada ilk gördük.
Tuhaf olan şey, müzikle yapılacak olanın, doğrudan müzikle değil, sinemasal müzikle ve dolayım ile yapılmış olması.
Ki bunu, avangard ve deneysel olanın olağan sanat içine eser miktarlarda yedirilip alaşımlanmasının, avangard sanat yaratıcılığı açısından daha işlevsel olduğu yönündeki tezimizle koşut görüyoruz.
Onlar bunu tümevarımla eylemiş, biz onu tümdengelimle eylemişiz.
(17-18 Temmuz 2019)

Hiç yorum yok: