Çarşamba, Temmuz 24, 2019

Erbil suikastının düşündürdükleri: Aydın Selcen


Selcen’in ilk kez bir şeyi dosdoğru yazdığını gördük. Metnin sonunda yine kıvırmış ama anasavlarını Kürtler görse, pek hoşlarına gitmez, oysa kendisi bir Kürtperver.
Gelelim alıntılara, bir panorama çizmiş kendisi:
İlk paragraf Kürtler’in arasındaki durum:
“PKK çok katı disiplini olan bir örgüt. Denetim dışı unsurların eylemlerinden söz edilemez. Ancak şu bir soru olabilir: Hangi üçüncü taraf, verili tarihsel bağlamda, PKK’den Ankara-Erbil ilişkisini baltalaması yahut Ankara’ya veya Erbil’e yahut her ikisine de bir mesaj vermesi için yararlanır? Bu muhayyel üçüncü taraf, bir devlet midir, bir resmi idarenin içine çöreklenmiş bir yapı mıdır? Yahut kullanılan PKK değil kişi olarak Mazlum Dağ ve yanındakiler midir?”
Olayın nereye gittiği:
“Değindiğim “sis perdesi” bazen kullanılan bir yöntem olmakla birlikte, bu defa Erbil ile Mahmur arasındaki Karaçok Tepesi’nin cuma gecesi Türk Hava Kuvvetleri’nce bombalanması, o seçeneği de gözardı etmemiz gerektiğini söylüyor. Havadan bombardıman, Amediye ve Mahmur dolaylarında yani Hakurk yöresinin dışına taşarak, Erbil’in çevresinde yoğunlaşarak sürüyor.

Bombardımanın yoğunluk, kapsam ve hedeflerine bakılarak, verilen mesajın hedef alınan PKK’nin ötesinde IKB ve özelde KDP olduğu belirtilebilir. Katil, Köse’yi güpegündüz Erbil’in en mutena ve korunaklı semtlerinden birinde, ortakları (buradan ve oradan) tanınmış kişiler olan bir kafede öldürerek bir “kartvizit” bırakmış oldu. Ankara’nın yanıtı da bir başka “kartvizit” yahut bırakılan kartvizitin alınmaması olarak görülebilir.
Katilin kartviziti hangi anlamlara geliyor olabilir? Erbil’in artık kimse için ama özellikle devlet görevlisi ve işadamları başta olmak üzere Türkiye yurttaşları için güvenli bir yer olmadığı. Ankara-Erbil ilişkisinin, özellikle istihbarat ve güvenlik kurumları arasındaki (şimdiye dek hep işlek kalabilmiş) iletişim ve eşgüdümün zehirlenmesi. IKB’de yeni işbaşına gelen ve tamamı yeni isimlerden oluşan Mesrur Barzani hükümetine bir uyarı. IKB’de olası bir iç iktidar çekişmesinin taraflarının, perde gerisinden üçüncü tarafları araçsallaştırarak, birbirlerine Türkiye üzerinden mesajı. Hepsi ayrı iz ve izlekler.”
Bir de, durumu biz açımlayalım:
PKK’nin sahaya yeniden geri döneceğini yazdığımızda tepki almıştık. Döndü.
PKK içinde en az 3 odak var. PKK, en başından beridir, öyle çok katı disiplini olan bir oluşum falan değil. Bildiğimiz, ‘gerillla olamamış Anadolu eşkiyası’ (hani, Che’nin silah tutmayı öğretemediği Afrikalılar gibi). 35 yıldır böyle. Ancak, Anadolu eşkiyası gidip emperyalistlerle işbirliği yapmadı ama.
Kürtler açısından şu an, PKK en a 3, Kuzey Irak en az 4, Kuzey Suriye en az 2, İran en az 2 odaklı. Haziran 2019’daki ikinci yerel seçime bilmem kaç Kürt partisinin işbirliği yaparak seçime girdiği gözönüne alınırsa, bunu en az 3 ile çarpmak gerektiği ortaya çıkar.
Neden böyle?:
Önce:
Gerilla veya kontr-gerilla, tüm taraflar yeniden savaş istiyor.
Sonra:
Her ülke için ayrı yanıt:
Türkiye’de, Öcalan mezarlık kapısında. Yerini alacak adaylar, İngiltere’deki muhafazakarlardan beter oryantal oynamaya hazırlar. Partileşem sürecinde bugüne kadar, 10 başkan, 20 başkan adayı olduğu düşünülürse, benzeri bir durum orada da tahayyül edilebilir.
Suriye’de, Müslim’in tasfiyesinden sonra, çizgi değişti ama bir taraf yönelemedi henüz.
Irak’ta Baba Barzani, referandum fecaatinden sonra, Cameron gibi, yıkımı bırakıp kaçınca, oğullar ve yeğenler arasında iktidar savaşı başladı. Bu son eylem, PKK çizgisinin o yeni muktedirleri takmadığının kanıtı.
En zayıf yön İran kanadı. Baba Talabani giti, Talabani bitti, gibi oldu.
ABD’nin bunlara yönelik tutumu belli değil.
Rusya-Putin’in bunlara yönelik tutumu hiç hiç belli değil.
Onlar da, ortalığı boş bulup beylikçiliğe özeniyorlar işte.
Selcen’in en önemli saptaması şu:
“Barzani’nin de “bir daha asla” dediği, yeni bir “brakuji” (kardeş katli, iç savaş) döneminin başladığını da görebiliriz.”
Bizim saptamamız ne?:
Kürtler önce birleşir, sonra bölünür; Türkler önce bölünür, sonra birleşir.
Yeni en önemli farklı şunlar:
Türkiye savaşı sınırları dışına taşıdı. Ne olup bittiğini bilen yok artık. Yani, Türkiye bölünmeyecek ama bölgesel yayılımcı olacak.
Kürtler, emperyalistlerden artık destek alamıyorlar.
Türkiye, son 35 yılda savaşmayı öğrendi. Barzani, İstanbul Kürtleri, vd son 26 yılda savaşmayı unuttu.
Türkiye’de en son olmasa bile, ‘vurdu mu indiren’ teknolojiler ve taktikler var artık ama stratejiler yok henüz. O olabilecek mi, onu yakın vadede göreceğiz. Not: Türkiye Temmuz 2019 momentinde hala ‘kendi Kocatepe’sini yine batırabilir’ bir iç karargahsal-savaşsal koordinasyonsuzluk ve senkronsuzluk yaşıyor. Savaşta sorun, bilme ve öğrenmek kadar, o bilgiyi doğru uygulayabilmektir de.
Asıl tez:
Erbil gibi bir yerde, bir diplomatın korunamaması, katillerin bir becerisiyse, devletin bir beceriksizliğidir de.
Sonuç?:
Bu işten en karlı Türkiye çıktı: Savaş dayanakları var. Eğer, o işi derin devlet yaptıysa bile, karşı tarafın da bun önceden görebilip, olayı engeleyebilmesini umardık. Sonuçta, orası onların evi, Türkiye’nin değil.
Kürtler en zararlı çıktı, diyemeyiz. Asıllarına rücu ettiler, diyebiliriz ancak.
ABD ve Rusya, bu son durumları, umduklarından çok çok pahalıya ödeyecekler. Bunu önümüzdeki aylarda göreceğiz.
(24 Temmuz 2019)

Hiç yorum yok: