Selcen’in
ilk kez bir şeyi dosdoğru yazdığını
gördük. Metnin sonunda yine kıvırmış ama anasavlarını Kürtler görse, pek
hoşlarına gitmez, oysa kendisi bir Kürtperver.
Gelelim alıntılara,
bir panorama çizmiş kendisi:
İlk
paragraf Kürtler’in arasındaki durum:
“PKK çok
katı disiplini olan bir örgüt. Denetim dışı unsurların eylemlerinden söz
edilemez. Ancak şu bir soru olabilir: Hangi üçüncü taraf, verili tarihsel
bağlamda, PKK’den Ankara-Erbil ilişkisini baltalaması yahut Ankara’ya veya
Erbil’e yahut her ikisine de bir mesaj vermesi için yararlanır? Bu muhayyel
üçüncü taraf, bir devlet midir, bir resmi idarenin içine çöreklenmiş bir yapı
mıdır? Yahut kullanılan PKK değil kişi olarak Mazlum Dağ ve yanındakiler midir?”
Olayın
nereye gittiği:
“Değindiğim
“sis perdesi” bazen kullanılan bir yöntem olmakla birlikte, bu defa Erbil ile
Mahmur arasındaki Karaçok Tepesi’nin cuma gecesi Türk Hava Kuvvetleri’nce
bombalanması, o seçeneği de gözardı etmemiz gerektiğini söylüyor. Havadan
bombardıman, Amediye ve Mahmur dolaylarında yani Hakurk yöresinin dışına
taşarak, Erbil’in çevresinde yoğunlaşarak sürüyor.
Bombardımanın
yoğunluk, kapsam ve hedeflerine bakılarak, verilen mesajın hedef alınan PKK’nin
ötesinde IKB ve özelde KDP olduğu belirtilebilir. Katil, Köse’yi güpegündüz
Erbil’in en mutena ve korunaklı semtlerinden birinde, ortakları (buradan ve
oradan) tanınmış kişiler olan bir kafede öldürerek bir “kartvizit” bırakmış
oldu. Ankara’nın yanıtı da bir başka “kartvizit” yahut bırakılan kartvizitin
alınmaması olarak görülebilir.
Katilin
kartviziti hangi anlamlara geliyor olabilir? Erbil’in artık kimse için ama
özellikle devlet görevlisi ve işadamları başta olmak üzere Türkiye yurttaşları
için güvenli bir yer olmadığı. Ankara-Erbil ilişkisinin, özellikle istihbarat
ve güvenlik kurumları arasındaki (şimdiye dek hep işlek kalabilmiş) iletişim ve
eşgüdümün zehirlenmesi. IKB’de yeni işbaşına gelen ve tamamı yeni isimlerden
oluşan Mesrur Barzani hükümetine bir uyarı. IKB’de olası bir iç iktidar
çekişmesinin taraflarının, perde gerisinden üçüncü tarafları araçsallaştırarak,
birbirlerine Türkiye üzerinden mesajı. Hepsi ayrı iz ve izlekler.”
Bir de,
durumu biz açımlayalım:
PKK’nin
sahaya yeniden geri döneceğini yazdığımızda tepki almıştık. Döndü.
PKK
içinde en az 3 odak var. PKK, en başından beridir, öyle çok katı disiplini olan bir oluşum falan değil. Bildiğimiz, ‘gerillla olamamış Anadolu eşkiyası’
(hani, Che’nin silah tutmayı öğretemediği Afrikalılar gibi). 35 yıldır böyle. Ancak,
Anadolu eşkiyası gidip emperyalistlerle işbirliği yapmadı ama.
Kürtler
açısından şu an, PKK en a 3, Kuzey Irak en az 4, Kuzey Suriye en az 2, İran en
az 2 odaklı. Haziran 2019’daki ikinci yerel seçime bilmem kaç Kürt partisinin
işbirliği yaparak seçime girdiği gözönüne alınırsa, bunu en az 3 ile çarpmak
gerektiği ortaya çıkar.
Neden
böyle?:
Önce:
Gerilla
veya kontr-gerilla, tüm taraflar yeniden savaş istiyor.
Sonra:
Her ülke
için ayrı yanıt:
Türkiye’de, Öcalan mezarlık kapısında. Yerini
alacak adaylar, İngiltere’deki muhafazakarlardan beter oryantal oynamaya
hazırlar. Partileşem sürecinde bugüne kadar, 10 başkan, 20 başkan adayı olduğu
düşünülürse, benzeri bir durum orada da tahayyül edilebilir.
Suriye’de, Müslim’in tasfiyesinden
sonra, çizgi değişti ama bir taraf yönelemedi henüz.
Irak’ta Baba Barzani, referandum
fecaatinden sonra, Cameron gibi, yıkımı bırakıp kaçınca, oğullar ve yeğenler
arasında iktidar savaşı başladı. Bu son eylem, PKK çizgisinin o yeni
muktedirleri takmadığının kanıtı.
En zayıf
yön İran kanadı. Baba Talabani giti,
Talabani bitti, gibi oldu.
ABD’nin bunlara yönelik tutumu belli
değil.
Rusya-Putin’in bunlara yönelik tutumu
hiç hiç belli değil.
Onlar da,
ortalığı boş bulup beylikçiliğe
özeniyorlar işte.
Selcen’in
en önemli saptaması şu:
“Barzani’nin
de “bir daha asla” dediği, yeni bir “brakuji” (kardeş katli, iç savaş)
döneminin başladığını da görebiliriz.”
Bizim
saptamamız ne?:
Kürtler
önce birleşir, sonra bölünür; Türkler önce bölünür, sonra birleşir.
Yeni en
önemli farklı şunlar:
Türkiye
savaşı sınırları dışına taşıdı. Ne olup bittiğini bilen yok artık. Yani,
Türkiye bölünmeyecek ama bölgesel yayılımcı olacak.
Kürtler,
emperyalistlerden artık destek alamıyorlar.
Türkiye,
son 35 yılda savaşmayı öğrendi. Barzani, İstanbul Kürtleri, vd son 26 yılda
savaşmayı unuttu.
Türkiye’de
en son olmasa bile, ‘vurdu mu indiren’ teknolojiler ve taktikler var artık ama stratejiler
yok henüz. O olabilecek mi, onu yakın vadede göreceğiz. Not: Türkiye Temmuz
2019 momentinde hala ‘kendi Kocatepe’sini yine batırabilir’ bir iç karargahsal-savaşsal
koordinasyonsuzluk ve senkronsuzluk yaşıyor. Savaşta sorun,
bilme ve öğrenmek kadar, o bilgiyi doğru uygulayabilmektir de.
Asıl tez:
Erbil gibi
bir yerde, bir diplomatın korunamaması, katillerin bir becerisiyse, devletin
bir beceriksizliğidir de.
Sonuç?:
Bu işten
en karlı Türkiye çıktı: Savaş dayanakları var. Eğer, o işi derin devlet
yaptıysa bile, karşı tarafın da bun önceden görebilip, olayı engeleyebilmesini
umardık. Sonuçta, orası onların evi, Türkiye’nin değil.
Kürtler
en zararlı çıktı, diyemeyiz. Asıllarına
rücu ettiler, diyebiliriz ancak.
ABD ve
Rusya, bu son durumları, umduklarından çok çok pahalıya ödeyecekler. Bunu
önümüzdeki aylarda göreceğiz.
(24 Temmuz 2019)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder