Cehalet
ve kasıtlı dezenformasyon, tiksindirici boyutlara vardı.
“Akademisyen
Süreyya Su, Hakan Aksay'ın sorularını yanıtladı.
…
Akademisyen
Su, dindar ya da laik, toplumun farklı kesimlerinin Suriyeli düşmanlığı
üzerinden birleştiğini, sınıfsal bir tepkinin söz konusu olduğunu belirterek;
"Suriyeli yoksullar sevilmiyor" dedi.”
Ülkede
10 milyon işsiz var. Birileri geliyor, asgari ücretin yarısına çalışıyor. Yerli
işçiler aç kalıyor.
Bunun
neresi, yoksulları sevmemek?
Bu,
haksız rekabete isyan.
Suriyeli
düşmanlığı ise ayrı konu.
Bu ülkede
yılda 500 bin göçmenin transit geçtiği,
bir bölümünün ise kayıtsız olarak yerleşik olduğu ve/ya kılındığı bir ülke
durumunda son 40 yıldır (ilk dalga 1980 İran ile başlamıştı).
Bu
ülkede Türki Cumhuriyet vatandaşları da var. Onlar neden nefret almıyorlar?
Çünkü
onlar, devlet desteği almıyorlar, yerli işçilerin harasını yemiyorlar da ondan.
+
“Süreyya
Su, "Suriye'de vatan savunması yok, çeteler var, emperyalist ülkelerin
alan savaşı var ve ortada da ulusal bir lider yok" dedi.”
Hah, tam
da bu. O çeteleşme, buradaki Suriyeliler arasında da var, hem birbirlerine
karşı, hem Türkler’e karşı.
+
Çıkış:
Bu
slaktivizmden bıktık.
Bu eksi
zekalılıktan ve eksi bilgililikten bıktık.
Bu
göçmenseverlikten bıktık.
Bu küçük burjuva ölümcül ayırtsızlığından
bıktık.
Teşhir
et, teşhir et, bitmiyor.
(16 Temmuz 2019)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder