Bir
alıntı:
“Kobani,
"Fırat'ın doğusu ile Afrin birbirine benzemez. Yerden göğe kadar fark var.
Uluslararası faktörler bir kenara, Türk ordusu ile başbaşa kalsak bile, durum
farklıdır. Aylarca, hatta yıllarca süren bir savaş olacaktır. Burası geniş bir
alan. Afrin'de stratejik bir karar aldık ve savaşı sadece Afrin'le sınırlı
tutmak istedik. Fakat burada öyle olmayacak. Türk ordusu herhangi bir yere
saldırırsa, bu topyekün bir savaşa dönüşecek" dedi.”
Tarihsel
gidişat, epeyi noktada bu tezleri değilledi ama çoktan.
Durumları
sayalım önce:
Bir:
Türkiye, 2015 ortasından başlayarak savaşı sınırları dışına taşıdı ve oraya
yerleştirdi. Bu eğilim, 1984’ten beridir vardı ama TC ilk kez savunmadan
saldırıya geçti. Tuhaf bir biçimde, TC’nin bölgesel emperyalizm eğilmi, iç
politika kökenli oldu. Yoksa, onyıllara yayılmış bir savaş politikası yok
TC’nin.
İki: TC,
YPG’ye yardım etti bir zamanlar. Bunu unutuyorlar. TC izin verene ve Barzani TC
sınırları içinden geçip, onlara destek verene kadar YPG, kılını kıpırdatamadı.
Üç:
Savaş zaten 35 yıldır sürüyor, daha da süreceği de baştan belli ki 2 taraf da
bunu istiyor ve bundan nemalanıyor. IRA 150 yıldır savaşta: Belki 20 yıl ara
verdi ama şimdilerde savaşa geri döndü. Keza, ETA öyle. Bunlar, kendi
aralarında uluslararası dayanışma yaptıkları için, ayrıca imlendiler.
Gelelim
Kobani’nin tezlerine:
“Fırat'ın
doğusu ile Afrin birbirine benzemez.”
Demek
istediği şu: O bölgede biz deplasmanda değil, kendi evimizdeyiz. Ancak kendi
topraklarında savaşanların daha kolay kazandığına ilişkin savaş tarihi verisi
pek yok.
+
“Uluslararası
faktörler bir kenara…”
Zurnanı
zırt dediği delik burası. Onlar, hala inkar
etseler de, artık dış destekleri çok çok azaldı.
+
“Afrin'de
stratejik bir karar aldık ve savaşı sadece Afrin'le sınırlı tutmak istedik.”
Bunun
birkaç anlamı olabilir: Savaşın yayılması bize aşırı zarar verirdi. İki: TC’yi
durdurabilecğeğimizi sandık. Üç: Daha çok dış destek umduk. 3’ü de yanıldı ama.
+
“Türk
ordusu herhangi bir yere saldırırsa, bu topyekün bir savaşa dönüşecek.”
Bir:
Türk ordusu zaten saldırdı çoktan. İki: Ne Ruslar, ne ABD’liler Kürtler’e
yardım etmedi bu kez, en azından yeterince yardım etmedi. Üç: Kimse henüz buna
aymadı ama TC, S-400’leri alarak, o bölgede ABD’yi de, Rusya’yı da bloke etti.
Kürtler o füzelerin kendi tepelerinde patladığında, ne olup biteceğini
düşünmeye başlamaları gerekecek.
+
Dönelim 20-25
yıllık ana savlarımıza:
TC, ya
emperyalist olur, ya parçalanır.
TC’nin
bugüne kadar parçalanmamışlığı, çevresindeki en az 10 ülkenin parçalanmışlığı
ve/ya ağır kriz yaşamışlığıyla bağıntılıdır.
TC, son
5 yıldır mikro emperyalist olmayı
öğreniyor. Ancak, bunun da iç politikada izdüşümü şu: Demokrasisizlik.
Tuhaf
olan durum şu:
Birçok
ülkenin ekonomisini savaş batırmıştır ama bu TC için böyle olmayacak. Çünkü
siviller, en ağır savaşın yaratabileceğinden daha ağır bir çekirge sürüsü
işgali yıkımı yaratttılar: Savaşla eşit
süre olan liberal son 35 yılda, 4,5 trilyon doları gömdüler. Savaş maliyeti
ise, adım adım bunun %o 1’leri (trilyon yerine, milyar dolar zarar) düzeyinde
oldu, oluyor, olacak.
+
Çıkış:
Yani,
panorama çok açık:
Kürtler
mafiş durumda.
Daha da
acısı şu:
Salih
Müslim, baba Barzani, baba Talabani, Öcalan, mücadeleden tasfiye edildiler ve
gençler çok donanımsız.
Parti,
lider ve savaş alanı bu 4 bölge içinde 3’er başlı. Belli koşullarda onlarca
başlı. Örneğin, Kobani’nin dediğine katılmayacak QSD’linin çok olduğuna eminiz.
Moment
savımız:
Erdoğan,
savaş yoluyla istediği kadar başta kalabilir bu durumda. Sağ olsunlar,
rakipleri ve düşmanları da onun ekmeiğine yağ sürüyorlar.
(19 Temmuz 2019)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder