Çarşamba, Temmuz 10, 2019

Ragıp Duran: İktidar çözülürken muhalefet?


Duran da, bizim Kürtperver saydığımız köşe yazarlarından: Temmuz 2019 Türkiyesi’ndeki durumu açımlarken, HDP ile ilgili konularda dezenformatif ve taraflı yazmış.
Diğer konularda nötr kalmış.
Genel panoramada ise eksik kalmış.
O nedenle, onun metni temelinde ama alıntı yapmadan, yazının başlığı yönünde açılımlar deneyeceğiz. (Şerh: Kendisinin ülkenin geleceği için, diğer birçok ‘kendi çıkarı için, ülkenin geleceğini gömebilecek / gömmüş ‘embedded’ köşe yazarı’ gibi, kötüniyetli olduğu kanısında değiliz: O, doğru bildiğini yazıyor ama yanılıyor.)
Öncelikle şu:
İmamoğlu kazandıktan sonra bile, Temmuz 2019’da bile, Türkiye’de gerçek bir muhalefetten söz edilebilir mi?
Bizce hayır.
Öncelikle şu:
İmamoğlu ve son 2 haftada CHP, iktidar olunca, liberalizmi bitireceği yönünde imada bile bulunmadı. Ülkenin tek çıkış yolu, o liberalizmin bitmesi sayesinde olabilir ancak.
Bunun temel nedeni, parti başkanı Kılıçdaroğlu. Kendisi, muhalif olabilecek birisi değil. Öz-donanımı yok ve danışmanları ondan beter durumda.
İmamoğlu, kendisinin bir Atatürkçü proje olduğunu belirtirken, doğrudan laiklik-dışı davranışlarda bulunmuştu. Kılıçdaroğlu, bu konuda hiçbirşey demedi. Keza, bir önceki gelecek başkan aday adayı İnce, altı okun birinin çentikli olduğunu (devletçilik değil, az özel sektörcülük biçiminde) söylediğinde de, CHP’den birileri kalkıp herhangi bir şey demedi.
Yani, CHP’nin altı oku bitti.
İkinci Cumhuriyet için altı ok ilkesi gerekmeyebilir ama başka ilkeler gerekir ve bunların tıpkı parti tüzüğü ve programı gibi, baştan ortaya konulması gerekir. CHP’de ise, hiç böyle bir çaba yok.
Biz burada İP’yi ve MHP’yi gelecek 14 yıl için, etkisiz eleman sayıyoruz. Bizce bunun ilk kanıtı, MHP’nin 2015’te CHP’yi oyalarken, 2019’da AKP’yi oyalayıp, TC’nin herhangi bir yere gitmesine izin vermemişliği. Bunu kimsenin algılamamasının anlamı yok, durum bu.
HDP, diğer 3 ülkenin Kürtler’i gibi, Türkiye Kürtleri için, bir dizi Çin Seddi niteliğinde duvar yarattı.
Küçük-küsur partiler ise, zırvalamakla meşgul. Oysa, Dünya’da çıkış yolu bu küçük, yeni, marjinal, farklı partilerden geçmeye başladı çoktan.
Ara-tez-şerh: SP, ANAP, DYP, DSP gibi partiler, 1983’ten beridir, en çok oy aldıkları ve hatta iktidar oldukları dönemde de, bu denli zırvaydılar. Keza AKP, 2002’de iktidar olduğunda da bu kadar zırvaydı.
Seçmen, daha zırva durumda ama  bir onu, bir bunu seçeyim, derken, ülkenin 40 yılını ve 4,5 trilyon dolarını bitirdi: Ülkemizde kişi başına yılda 4 bin dolar harcanıyor ve şu anki kişi başı borcumuz 20 bin dolar (5 yıl yani) ve bir ülkenin poposu dahil, herşeyini satsan, 10 yıllık geliri ediyor: Yani TC’nin sevgili lümpen halkları, ülkenin poposunun yarısını satmış durumdalar.
Muhalefet; iktidar seçkinlerinden (ordudan, işinsanlarından, siyasetçilerden, medyacılardan, entellektüellerden (entelejensiyadan değil)) veya kitleden gelir: eldeki insan malzemesi o çünkü.
Bizim sergilediğimiz, ezilenlerin, sömürülenlerin ve yönetilenlerin, %o 1’lik iktidar seçkinleriyle negatif sembiyözde olarak işbirliğinde olduğudur. Zaten bu düzenin sağlamlığı ve süreğenliği de oradan gelmekte. Dünya için de böyle.
Ancak tarih, kitle isyanlarının (rebel) ve kazan kaldırmalarının (riot) kaçınılmaz olduğunu kayıtlamış. İlk devrim girişimlerinin de başarısız olduğunu.
1789, 1849, 1871, şu, bu…
1917, 1949, şu, bu…
1929, 2029, şu, bu…
Muhalefet, restorasyon ve reformasyon içindir veya içindi.
Düzen veremedik, kaos verelim.
Savaş verelim, devrim verelim.
10 milyon ölü, 100 milyon göçmen daha verelim.
Salgın verelim, açlık verelim, yamyamlık verelim.
Muhalefet uyduramadık, ülkenin 14 yılı daha gitti elden, verelim.
(10 Temmuz 2019)

Hiç yorum yok: