En
baştan yazıyoruz:
S-400’ler
konusu, en baştan beridir, uluslararası siyasetin çok hızlı değiştiği son 1,5-2
yıldır, farklı farklı anlamlar taşıdı: Omakta olan, olabilecek olan, olması
istenen, hep birbirinden farklı şeyler oldu. Konuya hep yeni yeni konucuklar
eklendi.
Çok
parçalı metinler olarak, bu konuları imlemeye, açımlamaya ve irdelemeye
çabalayacağız.
Önce
Akar, çünkü bu konudaki asıl sözsahibi kişi o:
“Şu anda
yine Patriot konusunda da görüşmelerimiz devam etmektedir. Bu kriterlere uyum
sağlandığı sürece, tabii ki ihtiyacımız olan uzun menzilli bölge hava ve füze
savunma sistemi olarak Patriot’ların tedarikini de değerlendiriyoruz.”
Bu, Trump’ın
ve ABD’nin ağzına bir parmak bal çalma durumu.
Erdoğan
da bunu Trump ile görüşürken, uçak alma
olarak dilegetirmişti.
Burada
konu Türkiye’nin artık savunmaya değil, saldırıya
yönelik bir dıy askeri açılıma geçmişliği. Türkiye, S-400’leri kullanmak için
alıyor yani.
Bu, Akar’ın
dış, Fidan’ın iç savunma tarzı ikilisinin çizgisi.
NATO,
S-400’lere karşı çıkıyor olabilir ama zamanında, Batı Almanya Doğu Almanya ile
birleşince, oradaki Kalaşnikof’ları Türkiye’ye vermesine ses çıkarmamıştı.
Sonra silahlar kullanılınca ses çıkarmıştı ama boşa çıkarmıştı.
Bu işin
öyle biteceğinden emin olmasak da, şu anda konunun ilerleyişi, Türkiye yaptı,
oldu bitti, Batı seyretti, biçiminde. İlk izlenim bu. Şaşkınlıkla izlediler
çünkü.
Akar
için imlenecek ilk moment bu.
+
“Heras,
Fransız haber ajansı AFP’ye demecinde, “Erdoğan’ın Türkiye’yi bir ‘Avrasya’
gücü olarak konumlandırdığı bir sır değil. Bu da Türkiye’nin, ABD ve NATO ile
olduğu kadar Çin ve Rusya ile de ilişkilerini dengelemeye ihtiyacı olduğu
anlamına geliyor” dedi. Heras, “Türkiye’nin sonsuza kadar Amerikan kampında
kalacağının garantisi yok” diye konuştu.”
İşte,
konunun özü bu.
Ancak,
söylenenlerin tümünün birarada geçerliliği soru iminde.
ŞİÖ’nün
askeri kanadı, ayrı ayrı Rusya-Putin ve Çin, Türkiye’yi askeri müttefik olarak
görüyorlar mı, o belli değil henüz.
Erdoğan’ın
Avrasyacılık’ı, daha çok bir oyun gibi.
Türkiye’nin
de, AB’nin de, sonsuza kadar ABD-NATO vassalı olacağına dair, tabii ki bir
garanti yok. Üstüne üstlük ABD, bu bozulmayı öne almak için elinden geleni
yapıyor.
Moment
bu yani.
Tek
başına bakılınca S-400’ler, en azından önümüzdeki 5 yıl için, askeri açıdan
belirsiz bir silah.
Kullanılacaklar
tamam ama kime karşı?
Biz
burada tuhaf bir tarihsel büküm öngörüyoruz.
ABD-İran
çatışması geldiğinde, Türkiye o füzeleri İran’a karşı (doğrudan İran
topraklarına yöneliklik kastedilmiyor) kullanmak durumunda kalacak ve bu ABD’nin
işine gelecek. Türkiye, her zamanki askeri
kabzımallık’ını eyleyecek yani.
Bu
konuda ilk imlemek istediğimiz nokta bu.
(13 Temmuz 2019)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder