Salı, Temmuz 02, 2019

Tarihte ve Fütürolojide Tümdengelimsel ve Tümevarımsal Fraktal Faz Girişim Saçakları Olarak 2 Global Makro Kriz Dizisi


Tümevarım; eldeki veri tabanından genelleme yaparak, belli denklemlere ulaşma yönündeki akıl yürütme yoludur.
Tümdengelim, eldeki denklemden olası olayları tasarlama yönündeki akıl yürütme yoludur.
Bu açıdan bakarak bir metnimizden alıntı yapıyoruz:
2020-2100 İçin Fraktal Faz Girişim Saçakları Olarak 2 Global Makro Kriz Dizisi
2020-2100 arasında kesin olan makro global krizler var:
Salgın, su gıda; nüfus / göçmen; enerji, iklim.
2020-2100 arasında, yukarıdakinin biraltı ölçekte makro global krizler var:
ABD, AB, Çin iktisadi-siyasi-askeri çöküşleri.
Yanılmış devletlerin üçte ikiden dörtte üçe yol alışı.
Ek-çıkarım: 2000-2050 arasının yokkutupluluğu.”
+
Burada kesin olan makro global krizler tümdengelim yoluyla çıkarsanmış.
Biraltı ölçekteki makro global krizlerse, gözlemlerden yola çıkarak tümevarım yoluyla çıkarsanmış.
Bu metinde bizi ilgilendiren konu, bu 2 yönlü olaylar dizisinin birbirleriyle olan fraktal kırınım saçaklarını ve ozmosislerini tasarlayabilmek. Bu da bize, 2020-2100 arası için geçmişbilimsel-gelecekbilisel bireşimi simülasyonlar yapma fırsatı verecek.
Öncelikle, sözü geçen dönem 80 yıllık. Sözü geçen 6 kriz ise, 3 tane 2’li grup halinde düşünülebilir, yani her 2’li birbirinden istatiksel olarak bağımsız değil, örneğin enerji üretimi azaldığında, küresel ısınma yavaşlayacaktır, gibi. Ayrıca, göçmen dalgası yeni salgın dalgası için birincil gerekli koşullardan birisidir, gibi. Ayrıca, susuzluk ardından kuraklığı, o da ardından açlığı getirecektir, gibi.
İkincil kriz grubunda ise, Dünya Sistemi gelecekbilimleşiyor. Çünkü, geçmişte de hep hegemonlar kendilerini çökertmiş. Geçmişte de, yokkutuplu dönemler yaşanmış. Geçmişte de, 400 yıllık sikluslar yaşanmış. Dünya Sistemi’ciler genelde gelecekbilim eylemeyi reddetseler de, elde ettikleri denklem doğrudan 2000 sonrasını global çöküş dönemi olarak daha 1980’deyken bile öngörmüş bile gibi. Yani, aslında burada tümevarım-tümdengelim ozmosisi var. Ki zaten bizim asıl üzerinden çalışmayı yoğunlaştırmak istediğimiz konu bu: Bileşik akıl yürütmeler, akıl yürütme ve paradigma ozmosisleri ve bileşik paradigmalar.
Bu metnin asıl sorusu ise şu:
Bu 2 kriz dalgası, toplamda rönesansa doğru mu, engizisyona doğru mu, yoksa her iki yöne doğru mu vektörleme yaratacak?
Makro krizleri 80 yerine, 100 yıl aralı sayarsak, her biri ortalama 20 yılda bir vuruyor olacak, demektir.
Tam yokkutuplulaşmayı ise, 3 makro hegemonya odağının erimesi sürecinde, 80-100 yıl için, 40-50 yıl aralıklı 3 adım ve AB-ABD/Çin (son ikisi yaklaşık yarım yarım eşzamanlı çözülme gerçekleşmesi modelli gibi) olarak tasarlayabiliriz.
Buradaki soru ise şu:
Herhangi baş ve başaltı 2 makro-global kriz aynı zaman aralığında çakışırsa, krizin genliği büyür mü, küçür mü, etkilenmez mi?
Simülasyon modeli için 2010-2020 arasındaki gerçek olaylardan örnekleme yapalım:
Arap Baharı başladı. Göçmen ve açlık krizleri oldu ama nüfus azalması çok az oldu. Enerji fiyatları, bunlardan pek etkilenmedi, enerji üretimi de öyle. Fosil yakıt kaynaklarından yenilenebilir yakıt kaynaklarına geçişin 10 yıllık değişimi, yavaş bir biyoyakıt üretimi artışı yönünde gerçekleşti gibi (daha hızlı bir geçiş beklenirdi, çünkü itki var).
Yani, sonuç:
10 yıllık zaman aralığında, global gündemi sentimental olarak çok etkileyen olaylar yaşanmışsa da, bunların reel sonuçları pek makro olmadı gibi. Demek ki 10 yıllık aralık dar bir dilim ve anlamlı gösterge üretmiyor gibi.
Artı:
1970’deki tüketim duruşu sorunu, 1980 dalgasıyla ancak 2010’a kadar taşınabildi ve son çare olarak savaş kullanıldı ama o da istenilen sonucu vermedi gibi. Buradaki fark, 3. Dünya Savaşı yerine, 3. Dünya Savaşçıkları’nın kapitalizme katkısının daha az olması gibi.
Ki bu da, 1980 momentli ABD 2000 Savaş Stratejisi’nin çok yönlü çöküşü demek:
Yüksek teknolojili savaş değil, silahsız savaş ve insan faktörlü savaş (ayrı ayrı) kazandı. Tüketici olamayan toplumlar imha edilemedi. Makro hegemonların oligarksal iç savaşçıkları (ki bu ABD başkanı Trump nezdinde yaşandı), onların global hegemonyasını limit sıfıra doğru iteledi. Globalizmden lokalizme geri dönüş (regresyon) yaşandı.
Tasarımlar:
10 yılda 0 sonuçlu olan bir süreç, 20 yılda sonsuz / çığ etkili sonuçlu olabilir. Çöküş dönemleri, kaos dönemleri de demek çünkü. Kaos dönemlerinde sıçramalı değişimler ve başkalaşımlar gerçekleşebilir çünkü.
Ki zaten bizim tasarım çabalarımız, felaket yönetimi açısından bu tetik-zemberek atmalarını önceden kestirebilmek ve mümkünse felaketi yönetebilmek içindir.
AB çözülmesi ve Brexit, bu açıdan bakınca, mikro bir zemberek atması oldu ama sürpriz de oldu. Tamam, İngiltere AB’den çıkmaya aday ilk makro ülke ama bölünmeye de en yakın ülke ki bu Avrupa’yı bile aşan bir çığ etkisi demek olacak.
Ara şerh: Burada, Roma-Germen imparatorluğu ertesinde, 1648-1848 arasında, Almanya’nın kendini yeniden toparlaması ve hatta gecikmeli bir global koloniyalizme girmesi sürecinin, yakın gelecek için bir model olarak kullanılması uygun gibi. Yani AB, Avrupa Birliği olarak değil, Almanya Birliği ve 4. Reich olarak yeniden tezahür edecek gibi, 2040-2080 arasında başlangıç momentli gibi.
Biz, 6 makro krizin, iktisadi-siyasi-askeri makro-global krizlerden daha büyük, uzun süreli ve kalıcı etkilerinin olacağı yönündeki bir varsayımı ve tümdengelim ilkesini kullanıyoruz. Sözü geçen yer ve zaman için pekala yanılabiliriz de. Çünkü, 400, 800, 1200 askeri krizlerinin ardınan Avrupa, 1350 salgın kriziyle, ters bir etkiyle rönesansa sürüklendi ama daha önceden 3 rönensansı ve 4 engizisyonu da vardı.
Şu an içinse, bu türden rönesans ve engizisyon düzenli dalgaları yerine; (ya da sol’suz) anti-faşizmsiz faşizm, engizisyon, rönesans düzensiz dalgacıkları ile yüzyüzeyiz gibi. Bildiğimiz kadarıyla. buna benzer bir örnek geçmişte olmadı hiç.
O nedenle, fraktal girişim saçaklarının küsurat (her türden toplumsal / sosyolojik marjinalleşme) yönünde işleyeceğini kabul ediyoruz.
Diğer bir deyişle:
İlk gelecek başarısız devrimi marjinaller yapacak.
Einstein’lar artık Nauru’dan, yani makro ve adasal ülkelerden çıkabilir epeyidir (çıkmıyor ayrı konu), makro kültür Almanya-Musevi çelişkisinden değil.
Dünya’yı dahiler kurtaracak ama dahilik aşırı aşağılanıyor artık. Yani dahiler, cezalandırıldıkları için, kendilerini kendileri asimile ediyor ve normalleştiriyor. Ki bu, Gödel’de simgelenen bir biçimde daha önce de yaşanmıştı. Rohmer, Tsiolkovsky, Kaluza gibiler, hiçbir zaman ödüllendirilmedi.
Bu durumda ise:
Cenova’nın salgında (dağsal coğrafyalı ve ticaret yollarından uzak olması nedeniyle) yalıtık-ada-kurtarılmış bölge olması ve yani, kütüphane-komün-kampüs yalıtıklığının, adalığının, kurtarılmış bölgeliğinin işlevsellik kazanması sözkonusu.
Ancak, 20 yıldır bunu savunuyor olmamza karşın, bundan hala emin değiliz, tıpkı anarşizmin devletsizliğiyle hegemonların devletsizliğinin yarattığı ikirciklilik gibi…
O nedenle, metnimizi açık uçlu bırakıyoruz.
(2 Temmuz 2019)

Hiç yorum yok: