Bence en
az 10 milyon tanesini.
Açımlayalım:
Türkiye’ye
3 milyon Suriyeli gömen geldi. Bunun 1 milyonu ümmi / okumazyazmaz imiş. 2
milyonun okuryazarlığı ise, olsa olsa bizimkilerin okuryazarlığı kadar olur:
Okuduğu
kitap sayısı belki 1, yazdığı sayfa sayısı belki 1.
Bu
ümmileşme, tümüyle onun eseri sayılmasa da, onun büyük katkısının olduğu, 1980
ertesiki neo-liberalizm ile başladı.
2000’e
gelindiğinde, G-7 ülkelerinde, örneğin % 100 okullaşmış ve 12 yıl temel
eğitimli Fransa’da, etkin okuryazar olmayan oranı % 25 olmuştu.
Buna,
önce görsel kültürleşme mazareti bulundu.
Sonra
internet geldi ve internet insanlaır daha da ümmi yaptı ama tersi
savunuluyordu.
Asıl
büyük okumazyazmaz bloklarının olduğu Hindistan gibi ülkelerde, okuldışılaşma
gözden ırakta artarak sürdü.
Bu
neo-Kavimler göçü, bunların üzerine tüy dikti.
Güçsüz-mazlum
rolündeki bu halklara ümmilik dahil, herşey hak görülmeye başlandı.
Vurgulayalım:
Bu 1
milyon 201%’te AB ülkelerine yerleşmişti ama geri gönderildi. Yani aslında,
oralar da ümmileştirilecek ama kimbilir kaç vakitte?
Bunun
bir doz yumuşak versiyonu, Alamancılar’ın Almanlar’ı kültürde bilmem kaç kalite
aşağıya çekmesi ve mazur görülmeleri ile yaşandı:
Açık
söylüyorum ki Alamancılar, ne Türkçe bilirler, ne de Almanca. Bizzat tanığım.
Her 2 dilde de ortaokul düzeyinde kompozisyon yazma sınavını geçemezler. Belki
Merkel veya Erdoğan da geçemez, ayrı konu.
O
nedenle, bu 10 milyon tahminimi yumuşak olarak yaptım.
Asıl
hikaye şu:
AKP’nin
ümmi seven akademisyenleri türünden yaklaşımı belli. Cahil ve aptal kitle en
çok yalanı söyleyene oy verir, verdi de, veriyor da.
E, o
zaman 12 Eylül’ün yaptığını yaparsın:
Okuryazarlara
geçici sınır açarsın, onlar AB’ye kaçarlar. Sonra sınırları kapar, Ortadoğulu
turistlere yeşil sermayeleri ile kapıları açarsın.
Hemen
1980 sonunda, 1 milyon iranlı kaçmıştı Türkiye’ye.
Bu Suriyeliler’in
bir bölümü de yeşil sermaye ile geldiler. 15 bin Suriyeli şirket kurdu bu
ülkede.
Hesap
basit:
Zeka ve
bilgi gitsin, para gelsin.
Ondan
sonra da, oohh keka, gelsin başkan babamızın sonbaharı...
(9 Mayıs 2016)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder