Birincisi
ve en güçlüsü:
Acıyor.
Hem de
feci acıyor.
Tarih
kanıyor ve bilim, sanat, düşün özsuyunun akıp gittiğini ve yittiğini naklen
yayında, hatta sahanın içinde izliyorum.
Çok
boktan, çook...
İkincisi
ve güçlüsü ama daha az en güçlüsü:
Şaşkınlık:
Hesaplarının yine tutmasından
dolayı feci bir
şaşkınlık.
Devamında
ironik bir eğlence:
Tarih
çıkarken habire inmen, sonra tarih inmeye başlayınca senin çıkman ama bir türlü
0 noktasının üstüne çıkamama. Yine de arada bir, tarihin üstünde kuş bakış açısı yakalama.
Bu kuş
bakışı, yükseklik korkusunu sonradan
bulaşmayla edinmiş biri olarak, bende çok ironik duruyor.
Yıkımın görkemine bakmadan
edemiyorum ve
başım dönüyor.
İşin
tuhafı bu baş dönmesi, psikosomatik olabilir veya olmayabilir. Bu sıralar
beynim gerçekten dönüyor, üstelik yatarken bile. 1992-1993 kışı gibi, rakı
zehirlenmesi ertesi gibi, bunun benzerlerini ayakta yaşamıştım nöbetler olarak,
3 kez sanırım. 2014 başında otelde yatarken de yaşamıştım. Şu anda da yatarken
yaşıyorum baş dönmesini.
Belki
beyin tümörüdür, belki psikosomatiktir, belki ikisidir de.
Acaibi
ise şu:
Korkmuyorum
ve kendim için gidişatın daha iyiye doğru
olduğunu bilinçaltımda duyumsuyorum.
Bilincim
ise, buna itiraz ediyor. Durumda tehlike görüyor.
Şimdiye
dek, bir anarşistin (özellikle ustaların) bu kadar birinci elden bir kaos duygudurum güncesi tuttuğuna
raslamadım.
Ters
örnek olsun diye yazdım zaten.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder