Perşembe, Mayıs 26, 2016

Cannes, Loach, Etc

Yazık, bir yaratıcı böyle yerlerde sürünmemeliydi.
Berlin, Venedik, Cannes film festivali üçlemesi, 1950-1985 arasında sanat sinemasını sırtladı.
Sonra, hiç gerek yokken, holivudlaştırıldı.
Sonra, sinema metamorfoza uğradı: Sanat-tür filmi ayrımı, ayrı ayrı yollardan bulanıklaştı, ayırtsızlaştı, sentezlendi ama praksislenemedi.
Aynı sırada; onlardan bambaşka mecralarda, reklam, klip, bilgisayar oyunu, trük, jenerik, fragman kısafilmleştirildi.
Üstüne, yine bambaşka bir mecradan, 6-60 saniyelik vine video devreye girdi.
1985-2015 arasında ise, eski tüm ustalar hiçbirşey olmamış gibi davrandı.
Sonuca bakar mısınız?:
“Loach; Francis Ford Coppola, Shohei Imamura, Emir Kusturica, Bille August, Dardenne Kardeşler ve Michael Haneke'nin ardından Altın Palmiye'yi ikinci kez alan 8'inci yöentmen oldu.”
60 yaş üstü tüm ustaların en beğendiği filmlerin tamamı, 1960 öncesi yapılmış gibi.
Politik duruşları bulanık veya yok gibi.
Ya da Loach gibi:
Hem, sinemaya karşıymış gibi, habire son filmini sunuyor; hem de, düzene karşıymış gibi yapıp, ödül töreninde slogan atıyor ama ödülü de sıkı sıkı tutuyor.
Olmuyor moruklar, olmuyor:
Götünle deve sürmek olmaz.
Ya bu deveyi güdersiniz, ya da başka sinema diyarına gidersiniz.
40 yaş altılar tarafından, onlarca alanda sinema-ötesi diyar yaratıldı. Siz hala, gerçeğin çölünde, sanat-tür filmi vahasına sığınmış, suyun başında itişip kakışıyorsunuz.
(24 Mayıs 2016)

Hiç yorum yok: