Cuma, Mayıs 20, 2016

Tenere ve Deve

Büyük Sahra, Dünya’nın en büyük çölüdür.
Roma zamanından beridir insanlar, Dakar-Oran arasındaki rotayı, 55 günde, yolda kervandaki develerin yarısı ölerek geçerlermiş.
Sonra, teknoloji icat oldu, mertlik bozuldu. Dakar-Rabat rallisi icat edildi.
Sonra, Tenere icat edildi:
Kum motosikleti.
Tenere de, aslında çölde yetişen bir ağaç türü. Son örneği, bir safari arabasının çarpmasıyla yıllaar önce yıkılmış.
Teknoloji, doğayı böyle böyle şeyttirdi yani.
Avustralya da çöllük bir yer.
Kadının biri, birkaç onyıl önce, Avustralya’yı doğudan batıya tek başına develerle geçmişti. Deve eğitiminin eğtimini almamıştı ve çok zorlanmıştı. National Geographic dergisinde öyküsünü okumuştum.
Bir de benim dinlediğim bir öykü var:
Türk’ün biri, Büyük Sahra’yı, güneyden kuzeye sözü geçen rotada, motosikletle, bir Tenere ile geçti.
Yanında bir kadın vardı.
Sonra birlikte bir çocuk yaptılar.
Sonra adam uyuşturucudan öldü.
Kadın ve çocuk sağ olarak biliyorum.
Ancak çocuk, uyuşturucu bağmlısı bir babanın genlerini taşıyor.
İnsanlar neden böyle şeyler yaparlar?
Neden uyuşturucu bağımlısı olurlar, demiyorum, onun için yeterince neden var ortada.
Neden, uyuşturucu bağımlısıyken, çölü geçerler veya çocuk yaparlar?
Neden, çöl bilimi veya çöl belgeseli yapmak değil de, çöl macerası yaşamak?
Neden, hiç ölmeyecekmiş gibi yaşayıp, hiç yaşamamış gibi ölmek?

(17 Mayıs 2016)

Hiç yorum yok: