Büyük
Sahra, Dünya’nın en büyük çölüdür.
Roma
zamanından beridir insanlar, Dakar-Oran arasındaki rotayı, 55 günde, yolda
kervandaki develerin yarısı ölerek geçerlermiş.
Sonra,
teknoloji icat oldu, mertlik bozuldu. Dakar-Rabat rallisi icat edildi.
Sonra,
Tenere icat edildi:
Kum
motosikleti.
Tenere
de, aslında çölde yetişen bir ağaç türü. Son örneği, bir safari arabasının
çarpmasıyla yıllaar önce yıkılmış.
Teknoloji,
doğayı böyle böyle şeyttirdi yani.
Avustralya
da çöllük bir yer.
Kadının
biri, birkaç onyıl önce, Avustralya’yı doğudan batıya tek başına develerle
geçmişti. Deve eğitiminin eğtimini almamıştı ve çok zorlanmıştı. National
Geographic dergisinde öyküsünü okumuştum.
Bir de
benim dinlediğim bir öykü var:
Türk’ün
biri, Büyük Sahra’yı, güneyden kuzeye sözü geçen rotada, motosikletle, bir
Tenere ile geçti.
Yanında
bir kadın vardı.
Sonra
birlikte bir çocuk yaptılar.
Sonra
adam uyuşturucudan öldü.
Kadın ve
çocuk sağ olarak biliyorum.
Ancak
çocuk, uyuşturucu bağmlısı bir babanın genlerini taşıyor.
İnsanlar
neden böyle şeyler yaparlar?
Neden
uyuşturucu bağımlısı olurlar, demiyorum, onun için yeterince neden var ortada.
Neden,
uyuşturucu bağımlısıyken, çölü geçerler veya çocuk yaparlar?
Neden,
çöl bilimi veya çöl belgeseli yapmak değil de, çöl macerası yaşamak?
Neden,
hiç ölmeyecekmiş gibi yaşayıp, hiç yaşamamış gibi ölmek?
(17 Mayıs 2016)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder