Cumartesi, Mayıs 21, 2016

Anomi Yeniden

Anomi anarşizm tartışmalarında karşıma çıktı. Burada imlemek istediğim, Durkheim tarafından kullanıldığı çin, anominin ancak arkist olabileceği.
Gelelim bir kez daha tanıma:
“... condition in which society provides little moral guidance to individuals...”
Toplumun bireylere çok az ahlaki rehberlik sağladığı durumlar.
Bu, hangi durumlarda  böyle olabilir?
Aslında., hep öyle olması gerekir. Çünkü tersi durumda değil, toplum değiml, sürü olur sonuç, oldu da, oluyor da.
Sonra azınlık olma durumu olur: Bir azınlık Alevi’ye Sünni çoğunluk toplum, ahlaki rehber olamaz zaten. Tanım gereği kendiliğinden böyle olur.
Devamında:
Eğer toplum çokkültürlüyse, bir bakıma gerçek çoğunluktan söz edilemiyorsa, toplumun kendisi tanım olarak bu rehberliği üretemez. Herhangi bir değer yargısına sabitçie odaklanamaz çünkü, Brown hareketi yapar.
Bir de, kaos dönemlerinde böyle olur. İronik olarak ikilem şu olur o dönemlerde:
Herkes kendi başının çaresine bakmaya kalkacağı için, bireysel olarak kullanılmak üzere değer yargısı üretecek toplum birliği kalmaz ortada.
Anarşistler ve Ursula K. Le Guin ‘Mülksüzler’de bunu didaktik olarak savunur: Böyle olması gerekir babında.
Oysa, kendi yaşamımın öyküsünden hareketle, bunun geçersizliğini açımlayayım:
Ben 3 yaşımdan beridir ateistim. Babam gençken ve kendisi de ateistken, kendi gitse bile, bizi bayram namazına götürmezdi. Dinsel açıdan özgür bıraktı biz 3 erkek kardeşi. Bırakmasaydı, babamı rol modeli seçebileceğim için, şu an mümin olmuş olabilirdim pekala. Burada, rehbersizlik olarak da losa, babam bana ateizm için bir rehber oldu. Bunu istedi veya istemedi ayrı konu.
İnsan ahlakını ailede kazanır. Aileyi de devlet biçimlendirir. Bu, reel sosyalist devlette de böyle oldu, faşist devlette de, şeriatçı devlette de.
Anomi, ergenlik çağında insan sıfırdan yoğrulurken geçerli olabilir böylelikle. Zaten, yatılı okul kültürü ve kampüsü onun için gereklidir.
Çünkü tarih, 200 yıllığına kafaüstü gidiyor. Değer yargıları yalıtılmazsa, güneş görmüş kar gibi erir gider yoksa.
Şimdi gelelim bireysel tavrıma:
Anomiye karşı mıyım?
Sanırım hayır.
Denenip sonucunun oluşmasını yeğlerdim. Yanılacağını düşünürdüm ama şans da verirdim ona.
O nedenle, yine yeni yeniden komünleri savuyorum: Yeni toplumsal deney kampüs alanları olarak.
Kendim için değil ama. Kendim içinse şu:
10 milyonluk bir yığının içinde, asal-yalnız adalığımı gömülene kadar taşımayı yeğledim, yeğliyorum, yeğleyeceğim.
Bu da, bir anomi sonuçta.

(18 Mayıs 2016)

Hiç yorum yok: