Cumartesi, Mayıs 21, 2016

Koleksiyoner Nasıl Kerizlenir?

Nahit Kabakçı’ya yapıldığı gibi:
“Bundan 10-15 yıl önce elimde 2 bin resim vardı. Acaba doğru mu alıyorum diye endişeye kapıldım. 100 yıl sonra torunlarımın benden aptal diye bahsetmesini istemiyorum çünkü. Avrupa’dan üç ünlü müze müdürünü davet ettim, bir yarışma yaptık. Sonunda elimdekilerin çoğunun hiçbir sanatsal değeri olmadığı ortaya çıktı. İlk etapta 1900’ünü sattım, sonra elek daraldıkça 54 tane kaldı. Adamlar beni kale almadı. Tavırlarından anladım ki Türk resim piyasası küçümseniyor.”
Koleksiyoner nasıl kerizlenemez?
Cingıllıoğlu gibi.
Türkler ile çalışmadı ki hiç.
Yılaar önce, 1990 gibi, galerici Yahşi Baraz, Türkiye’de doğru dürüst koleksiyoner olmadığını söylemişti.
Ancak şunu söylememişti hiç:
Acaba Türkiye’de doğru dürüst galerici var mıydı?
Hala aynı soru:
Var mı hiç?
Şıracının şahidi bozacı var, tamam.
Türkiye’de birden uzun kuşaklık koleksiyoner ailesi, bir elin parmakları kadar oluştu. Birden çok kuşaktır müzayedeci ise, 1 tane var sanırım.
Asıl problematik ise şu:
Uzman yerine koyulan akademisyenler.
Türkiye’de tablo alım satımı yolu ile kara para aklama konusundaki kitaplar, bu akademisyenlerin neler yaptığını listeledi epeyi.
Yani, bu işin 3 ayağı var, 3’ü de dingildek.
Dipnot:
Bu işin tek çözümü var:
Batı’da ve bizde Eczacıbaşı ailesinde olduğu gibi, ailenin bir bireyini para kazanmaya değil, kültüre sanata ayıracaksın, gerekirse bunun için özel çocuk yapacaksın. O da yatırımdır. Ona harcayacağın para, seni kerizleyeceklere kaptıracağın paradan az olacaktır.
19. Yüzyıl sermaye birikimli Avrupa Musevileri, 8-10 çocuktan, ailenin en küçük erkek çocuğunu bilimci, sanatçı, felsefeci olsun diye serbest bırakırmış. Bu da bir yol. Yeni durum için, ikinci kuşak alaturka dolar milyarderi aileler için, bu da bir çözüm olabilir.

(18 Mayıs 2016)

Hiç yorum yok: