Pazartesi, Mayıs 23, 2016

FB TC Politika Monoloğu

Davutoğlu gittikten sonra, AKP giderken hissettiğim tek şey, tarihin bu denli sık tekerrür ettirilmesindeki inatçılık ve inkar kültünün absürd olduğu. 1989 Özal-Yıldırım ANAP ve 1993 Demirel-Çiller DYP durumlarının aynısı, 2014-16 Erdoğan-Davutoğlu AKP ve üçüncü adım olarak yaşandı.
(5 Mayıs 2016)
+
Dündar'a silah çekilmesi, en çok onun işine yaradığı için, paradoksal ve ironik bir olay oldu. Tarihsel gerilim arttıkça, bu türden yüksek gerilim alanlarında savrulmalar sürecek. Yandaş basın, 3 gündür Davutoğlu travmasını atlatamadı henüz: Aguk guguk yapıyorlar. Demirören basını ise, Dündar saldırısını anında internetten sildi. Yani, inkar kültü feci egemenleşti: Benim koleksiyoner müşteri tayfam, perşembe günü öğleden sonra bile, Davutoğlu'nun istifasını duymamıştı. Yok saymak, sonuçlarını ödememek değil elbette. Faşizm ve engizisyon dozu, kritik eşiği aştı. Toplama kamplarına en olmadık insanlar gidecek: Malum, alaturka kültür şeşi beş baktığı için, kendi adamını dost ateşiyle vurur, Dilipak'ın başına bir şey gelse, şaşırmam yani.
(7 Mayıs 2016)
+
Binali Yıldırım başbakan seçilince, AKP'liler pek sevindiler, yırttıklarını sandılar ama yanıldılar. Kısa gelecekteki savaş koşulları için Bozdağ veya Ala türü insanlar gerekliydi: Ya, tam itaat, ya kendi faşizmi. Yıldırım, çok-çok hızlı karar vermesini gerektiren durumlarla karşılaşacak ve kilitlenecek. Akbulut da, ANAP'ı böyle bitirdiydi, 1 koyup 3 alınacak bir savaş yüzünden. İnkar kültü artık işlemiyor: Akbulut, o savaştaki zararın 100 milyon dolar olduğunu söylerken, ABD büyükelçisi onun yanında ve canlı yayında 100 milyar dolar dediydi ve çok gülmüştüm buna: Birileri ölse de aymaz ki Yıldırım da öyle. Birinin soyadı ile birinin adı aynı: Yakışır amcası. Tarih de ironiyi sever. Teşekkürler AKP, sen olmasan biz senden nasıl kurtulacaktık? Bak, CHP dokunulmazlıklara evet diyecekmiş 20.05.16 günü. Merak ettiğim şu: Erdoğan, referandum şıkkının da harakiri olduğuna ayabildi mi?

(20 Mayıs 2016)

Hiç yorum yok: