İnanılmaz
ama gerçek:
Tarihte
böyle insanlar da var:
Prokudin-Gorskii,
fotoğrafçılar henüz renkli fotoğraf nedir bilmezken ama bilimciler onlardan 50
yıl önce bile bilirken, kalkıp Rusya’yı geziyor, fotoğraflıyor, devrim
sırasında binini üstünde fotoyu yurtdışına taşıyor ve onları ölümsüzlüğe
kavuşturuyor:
Enver
Paşa, Orta Asya’larda Pan-Türkizm geyikleriyle dolanırken, o da oraları
dolanıp, Orta Asyalılar’ın fotoğraflarını çekiyor. Enver Paşa tarihten silinip
gitti ama o fotoğraflar hala var.
Alberrt
Kahn ise, ondan biraz daha sonra benzer şeyleri yapıyor. Önce, kendi dolanıp
fotoğraflama ile uğraşıyor. Bakıyor sonuç hoş, milyon avrocuklarını yatlara
katlara değil de, bu işe hasrediyor:
Tüm
Dünya’dan ve onlarca kentten 72 bin kare fotoğraf ve binlerce metrelik sinema
filmi toparlıyor. Kendi çektiriyor ve ödüyor yani. Hazır olanları topluyor
değil.
Araya
İstanbul da giriyor.
21.
Yüzyıl’da ve şu anda bile bunların hepsi var ve bir müzede:
Bir de
bizim Ara Güler’e bakalım:
70 yıl
fotoğrafçılık, 2 milyon kare fotoğraf, foto muhabirliği ve kentin ana bölgelerinin % 99 fotoğraflanmamışlığı.
Sanatçı
protreleri çekmekle övünüyor, yurtdışında yaşayan Lütfü Özkök onun bilmem kaç
katı Türk sanatçı portresi çekmiş.
O
nedenle diyoruz ki:
Bu iş;
ırk, dil ve din konusu değil.
Projesi
ve portfolyosu olmadığını kendi açıkça söyleyen biri, geriye hiçbirşey bırakmış
sayılmaz.
Geçim
derdi yokken, kendi keyfi için ne çekeceğini bilmeyen biri, fotoğrafçı da
sayılmaz.
Bir işe
başlayıp onu bitirmek, Ermeni de olsa, bir TC vatandaşının işi değil yani.
Batı’da
bir Fransız’ın, Doğu’da bir Rus’un işi yani...
Dipnot:
Eşinin
nü’sünü çekip, bunu inkar eden biri, kendini inkar ediyor demektir. (Bu konuyu,
eski eşinin ve Güler’in huzurunda bizzat dinledim.)
Nü
çekmeyi de, ancak bir Türk ayıp sayar.
Koskocaman
bir hat levhayı çekmeyi de, ancak bir Ermeni matah sayar ve en bilinen eseri
yapar.
(6 Mayıs 2016)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder