Cumartesi, Mayıs 21, 2016

1920 Neo-Monarkları ve 2020 Neo-Monarkları

Öncelikle, her 2 kuşak da bilmem kaçıncı kuşak monark oldu / olacak, ilk değil.
Her 2 kuşak monark da, 1789 Fransa Devrimi ardılının izleri, yani kraliyet monarşizminin ardılları ve artıkları.
1920 neo-monarkları, faşizmi ve reel sosyalizmi tanımladı. Bunlar tarihte ilk momentler oldu.
2020 neo-monarkları ise, tekrarın tekrarı bir hikaye olacaklar: Bilmem kaçıncı liberal geçinen kölelikçi, muhafazakar geçinen ama aile kurumunu yıkmış, yerleşik talancı, 1980 neo-n-liberalizminin getirdiği monarklar.
Not: 2020 itibarıyla, Dünya da ve hatta AB’de bile, epeyi eski monark kalmıştı.
2020 değil, daha 1920 itibarıyla, bir 1920 neo-monarklarıyla yakınlaşan, onları iktidara getiren ve hatta onları yöneten neo-monarklar vardı ama bir de onlarla hiç etkileşmeyen ve onlardan uzak duran oligark-neo-monarklar da vardı.
İşte bu 2020 neo-monarklarının bir bölümü, o ‘iktidarla yakından etkileşen’ 1920 neo-monarkları türünden bir ürün veya artetki durumundalar.
Yani, 2020 monarşisi tümüyle bir kültürel artetki dizisi: Dalaga kırınımı saçağı dizisi gibi.
1920 neo-monarkları militarist idiler, 2020 neo-monarkları askerlikten hiç anlamıyorlar.
2020 neo-monarkları siyaset üzerinden iktisadı tümüyle yönetseler de, iktisattan da hiç anlamıyorlar, çünkü neo-ekonomik parametreler var epeyidir (2010 ertesi belki).
1908 neo-liberalizmi şunu yarattı:
Devleti fiilen sıfırlayacağım derken, ekonomide devlet gücünü yeniden % 100’e limitlediler.
Bunun sonucu olarak:
2020 neo-monarkları, siyaset üzerinden iktisada hakim oldular.
Reel sosyalistler devlet kapitalizminden mafya-oligark kapitalizmine dikey düşüş yaparken ve devleti sıfırlarken, karşıtları onların yapacağını yaptı ve bu durum, onları duble negatif ayırtsızladı.
Makro-makro ölçeğe doğru kameramızı antizumlarsak:
Bunun Dünya Sistemi modelindeki makro sikluslara (2000-2200 çöküş dönemine) uyması önemli. Hem neo-monarkların bireyselsizliklerini imliyor, hem de bireysel olsalardı da bir şey yapamayacaklarını imliyor. Asimptot belli yani.
Bu bağlamda, Trump-Clinton ikilemi çok açıkseçik olarak anlaşılabiliyor:
Onlar da, bir diğerinin yapacağını yapıyor: Clinton zenci-kadın geçişiyle, Trump apolitik oligark geçişiyle
Tarihte oligarkların o ya bu biçimde tiranlık kurduğu örnekler çok. Roma’da ve Çin’de bile.
Saptama-sorunsal:
Bu 2020 neo-oligarkları ve neo-monarkları, uzun süreli iktidarda kalabilir gibi değiller, tarihsel koşullar olarak, bireysel yetenek olarak.
Tarihte, padişahların 6 ayda bir devrildiği dönemler de var.
Ancak gidişat, kaos ve kargaşaya doğru, karmaşa ve karmaşıklığa doğru değil. Rasgelelik var ortamda, raslantısallık değil.
Böylelikle, 2 tarafın kulaklarını ters göstererek yüceledikleri devletçilikler, kendi devletlerini yok etmiş oluyor, hem de en az 10 makro ülkede.
İroniye bakar mısınız?
Neo-oligarklar ve neo-monarklar ise, bildiğimiz ikindi vakti padişah cücesi: Gölgesini görüp, kendini büyük sanıyor.
Tarihin ikindi vakti çünkü.
En kötüsü ise şu:
Tarihin geçici de olsa, yeni-günbatımı henüz gelmedi: Koısmetse 2200 gibi.
Şarkımız öyleyse şu olsun:
Engiindee yavaş yavaş, yavaş yavaş...

(18 Mayıs 2016)

Hiç yorum yok: