Vay be,
tarih nelere kaadir:
“Londra
belediye başkanlığı seçimini kazanarak, partisinin yeni lideri Jeremy Corbyn'e
örgüt içi mücadelede nefes alma fırsatı veren Sadiq Khan, aynı zamanda
İngiltere'de Müslüman bir politikacının yükseldiği en güçlü pozisyona yerleşmiş
oldu.”
Öncelikle,
bunun ABD içindeki zenci başkan hikayesine dönmekte olduğunu vurgulayalım.
Sonra,
asıl konumuza devam edelim:
“Belediye
başkanlığı yarışında, Khan sınıf farklılığını sembolize eden bu çarpıcı
zıtlıktan yararlanırken, Muhafazakarlar’ın kampanyası da her fırsatta, eski bir
insan hakları avukatı olan Sadiq Khan'ın ‘radikal görüşlü Müslümanlar’ ile aynı
platformları paylaştığı, güçlü bir makama gelmesi için tehlikeli bir kişi
olduğu temaları üzerinden yürütüldü.
Öyle ki
Muhafazakar Parti içinde bile, bu stratejinin yanlış olduğu, ırkçılık olarak
yorumlandığı ve partiye zarar verebileceği görüşleri dile getirilmeye başlandı.”
Ne kadar
çok hata birarada:
İşte bu
bakış açısı, 2010 sonrasında Dünya’da 2 milyar kişinin ABD’den nefretini
sağladı. Demek ki İngiliz muhafazakarları / ‘neo-con’ları da aynı yolda.
Düşmanını
ancak düşmanının silahıyla yenebilirsin ki burada o mazlumluktur. Oysa
muhafazakarlar, güçlü-zalim rolünü
bile isteye seçmişler, kendi mitinginde adam dövdüren ABD başkan aday adayı
Trump gibi.
İşte bu,
YMCA neo-Haçlı Seferi çizgisi
olmakta ve asıl sertleşmesine henüz
başlamadı bile. Oyunu gerçekten yitireceklerini anlayınca, tıpkı AKP gibi,
yemedik herze bırakmayacaklar.
Dünya’yı
da Yeni Orta Çağ’a bu soktu ve yine bu, orta-uzun süreliğine tarihi batıracak.
Çıkış,
vurgu ve asıl önemli olan:
Kavimler
Göçü’nün ilerleyen aşamalarında, bizim Alamancılar’ın 50 yılda geldiği noktalar
gibi, yerleşikleşen eski göçmenler, yeni mekanlarının gücünü ve iktidarını
paylaşmaya ve sahiplenmeye başlıyorlar ki asıl
asimilasyonları da bu oluyor.
Müslüman
belediye başkanı, Londra’da, İngiltere’de ve Dünya’da bunları imliyor.
(7 Mayıs 2016)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder