Taht
Oyunları; iktidar, kralllık ve devlet güzellemesi olan bir popüler kültür ürünü
ve bir televizyon dizisi.
Anarşizm
ise; iktidarın, krallığın, devletin değillenmesi olan bir ideoloji.
Klasik
marksist diyalektikten farklı olarak, bir tezi abartırsan, karşıtına varacağına
ilişkin, uzun dönemli deneyimsel bir
kanı vardır.
Taht
Oyunları da, yukarıda sayılanları güzelleye güzelleye, onların tam karşıtına,
yani anarşizme varıyor ve onu güzelliyor.
Bu,
Savaş Oyunları filmindeki gibi, tüm olasılıkların ve olanakların imkansızlığa
ve zarara vardığı durumuna benzer olsa da, o değil.
Burada;
Taht Oyunları onları güzellediğini sanarak onları çirkinliyor aslında, durumu
var.
Burada, kurmaca öykünün trüğü olarak kullanılan
yöntem ise, sürekli sürpriz olması.
Yani, sürekli en güçlü adaylar yok oluyor.
Bu da,
gerçek yaşamdaki ve tarihteki; Nizam-ül Mülk, Hasan Sabbah ve Ömer Hayyam
triyalektiğine ve trilemmasına varıyor.
Yani:
Gerçek
tarih de, kurmaca tarih de, bazan devletsizliğe varır.
Ki bu da
anarşizm olmakta.
Ki bu
da, Ukrayna 1920 Makhno reel-durumu olmakta.
Ki bu
da, kurmaca örnek Taht Oyunları’nda cücenin
durumu olmakta:
Devletbaşılıktan
kaçıp kaçıp, kafayı habire oraya toslaması, durumu yani. Bazıları, engellli de
olsa, iktidara mahkumdur yani.
Sonra, 5
milenyumluk tarih ve Dünya Sistemi bilgisi birikiyor.
Tüm
çabaların toplamı, 3-5 tane (25-30’dan balyapı 250-300’e varan) farklı
periyotta tarih siklusu oluyor.
Tarih,
Anadolu-TC 1940 ile 1100-1500 arasındaki 400 yılda 50-100 tane olan Anadolu
beylikleri arasında gidip geliyor.
Tarih,
1600’deki Almanya Roma-Germen tek devleti ile 1650’deki 100 Alman prensliği
arasında gidip geliyor.
Taht
oyunları da, göreli küçük bir mekan olan İngiltere Adası’nda 7 x 7 = 49 krallık
tasarlıyor ki gerçek tarihte de İngiltere’nin pek pek dörtte birinde 7 krallık
var imiş.
Not:
İngiltere’nin
2. Dünya Savaşı ertesinde, reel politik olarak değil de, James Bond gibi, John
le Carre gibi, Yüzüklerin Efendisi gibi, Taht Oyunları gibi, kurmaca olarak global iktidar hayali de acaip
kısacası...
Horoz
ölür, göz çöplükte kalır imiş kısacası...
Anarşizm
de, kazanacak da olsa, yitirecek de olsa, bazan oyunu hiç oynamaz imiş
kısacası...
Gelecekbilim
de, haklı çıkacak olsa da, olmasa da, bazan hiç kestirim yapmaz imiş
kısacası...
Ki bu da
anarşist gelecekbilim epistemiği
olmakta...
(27 Nisan
2016)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder