Pazartesi, Mayıs 30, 2016

Sır, İtiraf, Saklamak

Alıntı 1:
Biz mi sırrı, sır mı bizi saklıyor?
Kültegin Ögel, Psikeart, "Sır".
+
Alıntı 2:
Sır itiraf ile sevişmek ister.
F. Sibel Ağlamaz, Psikeart, "Sır".
+
Çok sır dinledim. Bütün sırları sakladım.
İnsanlar beni papaz ile psikiyatrist arasında bir yere koydular hep ve hep anlattılar. Ben de sustum ve dinledim.
Ayrıca çok sır da okudum. Çünkü sıradan insanların mektuplarının koleksiyonunu ve hatta kitabını yaptım.
Seks tabusu sırları, pusuda adam öldürme sırları okudum.
Beni en çok eğlendirenlerden biri, bir psikiyatristin bir hastayı şehirlerarası koli gibi, diğer kentteki bir psikiyatriste havale ettiği mektuplar dizisiydi. Hasta, kendi metni de içinde bulunmasına karşın, yazışmalardan habersizdi. (Bakınız İstanbul Metinleri, Blogspot.)
Kendi hesabıma saydamım. Tüm sır sayabileceklerimi bizzat kendim söyleyebilirm, söyledim de, yazdım da, ensesti olağan saymam gibi örneğin.
İnsanların psişik öğelere, kültürel olarak öğrenilmiş yüklemeler (anlamlandırmalar, kondurmalar) yapması çok ilginç.
Sırrı saklamak, itiraf etmek veya dedikodusunu yapmak, hep kültürel tepki konuları.
Sakladığım sırlar nedeniyle erdemli olduğumu düşünmedim hiç. Kaldı ki sırrın sahibi, sırrının bende olduğunu hiç bilemedi kimi. O psikiyatristler gibi.
Birden çok ikilemsel görünse de:
İnsanları yargılarım, mahkum ederim ve hatta kabire veya kubura gömerim metinlerimle.
Polemik benim için budur, zombileri ve zombileşmiş değer yargılarını imha etmek.
Sır fikrinin de, zombice (bir ölüyü yaşatmak gibi yapmak) olduğunu düşünenlerdenim.
Artı:
İyi-kötü kavramım pusludur, yer değiştirebilir ve en önemlisi,öz-üretimlidir. Yani, bildiğimiz toplumsal ve kültürel ahlağı değil, kendi ahlak ilkelerimi uygularım. Kendime de, başkalarına da. Onları değiştirebilirim de. 56 yaşımda bile. Yapıyorum şu an zaten bile.
Ve bu, ne narsisizmdir, ne de megalomani.
Yalnızca birseysel oto-anarşizmdir.
Tüm bu açılımları toplarsak, sır:

Benim bakış açımdan insanlararası ilişkide meta kılınmış bir maldır.

Hiç yorum yok: