Cuma, Haziran 24, 2016

Brecht ve/ya Nazım Bestelemek

Önbilgi: Bu metin, el yordamıyla ve adım adım internet taramasıyla yazıldı, dolayısıyla da çok parçalı ve semantemli olarak.
Bu ikisi, 1980 öncesinde aynı kaba konurdu. Oysa beş benzemez durumdadırlar.
1 alanda karşılaştır-karşıtlaştır:
Brecht didaktik olmak isteyip az didaktik olan, Nazım didaktikten öte, slogancı olup, üstüne bir de cingıllaşmış olan bir şair durumunda. Oysa bu, en azından ikisinin de kendini koyduğu zihinsel ve kültürel düzeyde ayıp, aptalça ve cahilce bir şey olmakta.
İnsanlar hala aynı kafadalarmış:
“Nazım’ın şiirlerini besteleyen usta müzisyenler Cem Karaca, Tahsin İncirci ve Tarık Öcal’ı da unutmadı.”
Son ikisinin adını ilk kez duydum.
Diğer bir liste:
“Nâzım HİKMET
   Asker Kaçakları, Grup Yorum - Asker Kaçakları
   Ceviz Ağacı, Cem Karaca - Ceviz Ağacı
   Güneşi İçenlerin Türküsü, Grup Baran - Güneşi İçenlerin Türküsü
   Japon Balıkçısı, Ezginin Günlüğü - Ölüdeniz
   Karlı Kayın Ormanında, Zülfü Livaneli - Karlı Kayın Ormanında
   Kız Çocuğu, Zülfü Livaneli - Hiroşima
   Seni Düşünmek Güzel Şey, Ezginin Günlüğü - Seni Düşünmek Güzel Şey
   Salkımsöğüt, Grup Baran - Salkımsöğüt
   Şeyh Bedrettin Destanı, Ahmet Kaya - Şeyh Bedrettin
   Vapur, Zülfü Livaneli, Bir Vapur Geçer  
   Veda, Grup Yorum – Veda.”
Cem Karaca, Erkin Koray ve Fikret Kızılok yok listede.
Devam:
Türkiye’de Brecht uygulamaları üzerine kuramsal bir metin var internette:
Aynı blogun şarkı bölümü de var:
(Yukarıdaki şarkı sayılmış ama müzik üzerine okunmuş şiir aslında. Çalan müziğin bestecisi de belirtilmemiş.)
Timur Selçuk, kendi sitesinde, bir Brecht oyununun müziklerini bestelediğini kaydetmiş:
Artı kendi Brecht anlayışı yorumu:
“Bu beni rahatlattı, çünkü Paris’te izlemeye çalıştığım “Breşt” oyunlarından ben pek bir tat alamamıştım, yani anlayamamıştım. Sürekli ders veren, öğüt veren, “onu yapma, bunu yapma, cız elin yanar, sessiz kalma, sesini yükselt, örgütlen, mücadele et, etmezsen yanarsın, aşka yer yok, duygusal olma..” gibi mesajların öne çıkması, ve, bütün bunların “hiç gülümsemeden bir oyun boyunca süregelmesi”, hüznün de mutluluğun da buruk ve gri olması,  fırlama bir yatılı okul mezunu olarak bana ters gelmişti.”
Not: Berlin Almancası’nda Brecht yazılır, Breşt okunur.
Onun arabesk yorumu da bu:
Dönelim geriye:
“hüznün de mutluluğun da buruk ve gri olması...”
Evet bu. Bir Türkesk var ve bir de bu anti-Türkesk.
Ama bu yolu, ne Selçuk sürdürdü, ne diğer müzisyenler.
İşte o nedenle, hala Brecht besteleyemiyor Türkesk ötesi neo-aracmancılar.
Ara şerh 1: Ana eksodus çıkışını bulamayıp ve yaratamayıp, (en azından o yerde ve zamanda) hiç kullanılamayacak eksoduslar yaratanlara kızmam. Sonuçta Dünya Müziği, ilk 1965 momentli ve o zaman pek dikat çekmedi, 1985’te yoğunca kullanıldı ve işe yaradı. 2005-20105 arasında ise onu kullanmak kimsenin aklına bile gelmedi (belki demode sayıldığındandır) ama hala işlevseldi.
Ara şerh 2: 45’lik plak kültürü üzerinden, (en yoğun Müslüm Baba diyelim) Türkesk de 1965 momentli ilkin. Ve bugün hala dinlediğimiz o ilk dalganın ilk 50 kişisinin hiçbiri Dünya Müziği’ni duymamıştı. Koray 1980 gibi yaptı ama devamını getirmedi.
Ve bugün:
Brecht bestelenmiyor ama hala önemli, Nazım besteleniyor ama çok cıvık olarak.
Nokta. Es. Devamı gelse gerek.
Dipnot:
Selçuk, kendini üstelik de internete kendi eliyle arşivleyip, en iyisini yapmış. 1970’ler özel tiyatrolar döneminin Bercht oyunun sahnelemelerindeki müziklerin hiçbir yerde arşivi yok. Bestelenmiş Nazım şiirlerinin bile tamamı listeli değil tek bir yerde.

(20 Haziran 2016)

Hiç yorum yok: