Bir
haber:
“Zarrab'ın
'suçsuzum' ifadesinden 'suçluyum' ama ‘’hele bir beni dinleyin’’ aşamasına
geçmek için görüşmelerin başladığını yazmıştık.”
İlhan
Tanhır, davayı Türkiye’den en yakından izleyen gazeteci. Ancak, ne olup
bittiğini kavrayamıyor.
Olan
şuydu:
ABD
sistemi, oradaki savcılar ve yargıçlar, bir kutrkapanı yaratıp, Zarrab’ı ağır
ağır sıktılar. Pratikte dava başlamadı bile henüz ve / ama Zarrab’ın da serbest
bırakılmak için hiçbir umudu kalmadı / bırakılmadı.
7-8 ay
uzun süre ve psikolojik bir savaş yürütüldü. Sonunda avukat da pes etti ve
pazarlık aşamasına geçildi.
İroni
olan şu:
Mahkeme
ne istedğini bilmiyor.
Amacı da
belli değil.
Herhalde
AKP’yi düşürmek peşinde değiller.
ABD’nin
yüce çıkarları da martaval.
Sistem,
şıvlu bir zafer istiyor. Ramanlık bir dava olsun istiyor.
Oysa,
gidişat çok çok sıkıcı.
“6 yıldır
Zarrab’ı ve çetesini izlemiş Amerikan Başsavcılığına ne verebilir ki Zarrab?
İşte soru da bu.”
Soru
tersine sorulmuş. ABD’nin 21 güvenlik kurumundan hangisi, neden, hangi
bilgileri istiyor/
Yani,
ellerinde yok bu bilgiler. Hukuki kanıt anlamında yok. Karış taraf belgeleri ve
ifadeyi verince, öyle olacak.
İyi de
bu oyunun buraya geleceği baştan belliydi.
Sonucu
da söyleyelim:
Zarrab,
2-3 yıl ceza alır, 1 yıl daha yatar, sonra devlet korunmasın geçer ama uzun
vadede muhakkak öldürülür. Bu, ABD’yi de mutlu eder, 40 yıllık masraftan
kurtulurlar.
Zarrab
bunu alacak ama ne verecek?
AKP’nin
tümü para alanları onda geçmedi. Hepsi kayıtlı değil, uyankılar hep vardır.
Ancak 17-23 Aralık adları deşifre olacak, o yüksek olasılıkta.
Da, 70
yaşındaki o adamlar, hiç TC dışına çıkmayacaklar ki. ABD, şakkadanak TC’ye
dalıp onları toparlamazsa, yalnızca bir şarlatanlık dönüyor ortada demektir.
Ki
bizcesi öyle...
Bir
hukuk reality-show yalnızca bu...
(24 Haziran 2016)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder