Psikiyatriden
ödünç bir kavram: alienation
Yabancılaşmak
mı, delirmek mi?
Alienation
başlangıçta yalnızca psikiyatrinin merkezinde yer alan ve deliliği ifade etmek
için kullanılan bir kavram iken, zamanla sosyal bilimlerin çeşitli alanlarında
ve farklı anlam içerikleriyle kullanılmaya başlanmıştır. (…) Psikiyatri
1920’lere gelindiğinde, başlangıçta kendilerine ait olan alienation kavramını,
hatta mesleği icra edenleri adlandırmakta kullandıkları alienist terimini terk
eder. Yerine psikoz, psikiyatrist gibi terimleri koyar. Psikiyatri, deyim
yerindeyse kendi kavramlarına uzak düşmüş, tarihsel köklerine yabancılaşmıştır.
ŞAHAP
ERKOÇ, FATİH ARTVİNLİ, Psikeart, "Yabancılaşma".
+
Ciddi
kavramsal boşluk olmuş, 2 noktada irdeleme: Bir: Marx'ın yabancılaşması,
psikiyatrinin icadından önce de vardı, o da yamuk bir kavramdı ama vardı. İki:
Yabancılaşma, ister psikolojide olsun, ister sosyolojide olsun, karşıtı sayılan
/ öyle olarak konulan özdeşleşme ve kimliklileşme
anlamında identifikasyon olarak, var olduğu, içine gömüldüğü rolden ve statüden
kopma, ayrılma, uzaklaşma olarak da tanımlıdır ve bu gayet sağlıklı bir
edimdir, hastalık falan değildir. Burada, Brecht'in yabancılaşması da işin
içine katılarak, olayın ikincil gidişi ve ikili yapısı gözardı edilir: Özdeşleşerek yabancılaşma ve yabancılaşarak özdeşleşme vardır
aslında gerçek yaşamda. Olumsuzlanan ikincisidir ama bunu yaratanlar da,
psikologların ve sosyologların kendileri ve mesleklerini icralarıdır.
İnsanları, standart biyografileri içine diri diri gömerler çünkü. Ayral,
sapmalı, azınlık, farklı, marjinal, şu bu'ların ne hallere düşürüldüğünü hep
birlikte izliyoruz, en yakın Onur Yürüyüşü gündeminde olarak. Lgbti'nin
hastalık olması, DSM IV a'dan çıkalı kaç yıl oldu ki?
(17 Haziran 2016)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder