İnsan
türünün milyonda dokuz yüz doksan dokuz bin dokuz yüz doksan dokuzu, ot gelip
sap gider, hiç ölmeyecekmiş gibi yaşayıp hiç yaşamamış gibi ölür. Yaşamlarında
var olmaya veya insani olmaya ilişkin hiçbir belirti kayıtlı olmaz.
Onlar da
ne yapar?
Zıbıtır.
İz
bırakacağım diye ıslak betona ayak basar veya katillerle selfie çektirir.
En sonki
seri katilimiz, bu türden olaylara vesile oldu:
“İstanbul
ve Ankara'da öldürülen üç kişinin katil zanlısı olarak aranan ve İzmir'de
yakalanan Atalay Filiz'in, İzmir Emniyet Müdürlüğü'nde elleri arkadan kelepçeli
hâlde beklerken 'selfie' çektirmesi, emniyet içinde soruşturma konusu oldu...”
ABD’de
olsa o seri katil, o polisleri çoktan öldürebilmiş olurdu (ki bunun Türkiye’de
de çok yakında olacağına eminiz) ve o polislerin arkadaşları da o ölülerle
selfie çektirirlerdi.
Özcan
Deniz de, yeni çektiği film setindeki ve seri katile çok benzeyen bir yardımcı
oyuncu ile selfie çektirip, sosyal medya hesabına koydu, sonra tepkiler üzerine
onu sildi:
“Deniz,
paylaştığı fotoğrafların altına “Seri katilimiz varmış, bir selfie de biz
çekelim dedik”, “Bir yardımcı oyuncumuz... Korktuk sette görünce, ama sıkıntı
yok. Huyu benzemesin” notlarını ekledi.”
Bu ne
merak böyle?
Öncelikle
belirtelim bu bir kültürel patoloji:
Bir
katil, bir Nobel bilim ödülü sahibinden daha çok önemseniyor, çünkü daha çok
ünlü, çünkü bunu yaratan bu totoloji.
Bir
katil, bir Nobel bilim ödülü sahibinden daha çok önemseniyor, çünkü insanlara
yararlı değil, zararlı biri.
Üstelik
% 99 Müslüm halkımız, bunu en kutsal ayları olan Ramazan’da yapıyor.
Ramazan’dan
sonra Şaban, en büyük Şaban bizim Şaban.
Şeytan,
bunlara akıl fikir versin.
(14 Haziran 2016)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder