Cuma, Haziran 24, 2016

İlginç Bir Alaturka Politik Moment: Bilmiyorum

Kendim dahil, son günlerde hemen herkesin bunu söylediğini izledim.
Olmayana ergi ile buna tersinden bakabiliriz belki:
Neden kimse nereye gideceğimizi bilemiyor?
Çünkü, en başta ve en güçlü olan AKP de, nereye gittiğini ve gittiğimizi bilmiyor.
Böyle gitmeyeceğini biliyor ama ne kadar daha böyle gideceğini bilmiyor.
Bu, Hari Seldon’un psiko-tarih bakış açısında bir kriz anı olmakta. Kriz anları, aynı zamanda tarihsel büküm zaman aralıklarıdır da.
Ancak, ne tarafa sapacağımızı bilemeyebiliriz, çünkü aynı anda birden çok yönelim vektörü vardır.
Evet, şimdi ve burada gelecek için birden çok yönelim vektörü var:
Bir:
TC için yeniden ve bilmem kaçıncı kez olmak üzere (ki bu Almanya için 70 yıldır ilk oldu), yeni, küçük, farklı, marjinal ideolojili partiler demek olacak.
AKP, MHP, CHP, HDP, şimdi ve burada sağ partiler olduğuna göre, bu yeni bir gerçek-sol parti olasılığı demek. TİP 1965 gibi.
TİP’in sonu belli. 6 yıllık ömür. Üstelik, şimdi ve burada baş belası 1968’liler ve 1978’liler ve onların daha da baş belası çocukları ve torunları olan 1988’liler ve 1998’liler var.
TİP de 50 yıl önceydi, 1968’liler de. Tarihin tekerrürü için üzücü bir benzerlik bu.
Sol parti olasılığı ve olanağı dışında, zaten var olan E-Parti gibi seçenekler de var ama dışarıdan taklit ve taşıma suyla gitmece olarak yalnızca: Alaturka korsanlar oluşumu gibi.
AB partileri için bu, AB’den çıkış veya orada kalış kriterli iken, bizim yeni kriterimiz tam veya yarım Doğulu olup olmamak. Tüm partiler 3 çeyrek Doğulu iken, 1 tam Batılı geçiniyor oysa.
2 tane baştan açmaz / çıkmaz yol tanımlamış olduk. Oysa, büküm dönemlerinde sürpriz olanaklar ve açmazlar sözkonusu olur.
ABD için de, Türkiye için de geçerli olarak, hiçbir parti geleceğe yönelik değil. (Şerh: AB’nin böyle bir derdi yok: AB olsun, çamurdan olsun, derdindeler.)
Dert bu yani:
Ne askeri, ticari, siyasi gelecek tanımlı; ne de 2. Sanayileşme’nin 9 öncü altkültürüne yönelik tutum ve davranış belirtilmesi.
Oysa; silahsız savaş icat edildi, e-ticaret düzenlemeleri hiçbir G-7 ülkesinde tam değil, Dünya’nın en büyük şirketleri artık Google türü olanlar, küçük / yeni / farklı /marjinal partiler bile gelecek için oturaklı sözler etmiyor.
İşte bu, Yeni Orta Çağ’ın politik inkar kültü olmakta. Tüm globallik için geçerli olmakta. Dünya nüfusunun yarısı, bundan 2-3 kültürel modda ve herşeyden habersiz iken üstelik.
2000-2200 arası, inişe geçtimiz de kesinleşti: 2001-2015 tüm G-7’lerin kafaüstü çakılması olarak yaşandı. Arkadan gelenler de, ilk 15 yılda aradaki farkı kapatamadı ve ikinci 15 yıl için de buna yönelik ipucu oluşturamadı.
O zaman ilk soru şu:
TC, Dünya’ya, ABD’ye, AB’ye ne kadar göbek bağıyla bağlı?
Bizim yanıtımız, oldukça düşük olarak. Herkes, kendi derdinde çünkü. 1950-1990 arasının G-7’lerinin, NATO için TC-severliği, sözkonusu değil şu an örneğin.
İlk 20’de de 10 tane Doğulu var örneğin. (Şerh: Bu açıdan bakınca, Brezilya da şimdilik Doğu / 3. Dünya / Güney olarak tanımlı.)
Hindistan’ın BM’deki 77’liler yaklaşımı yok şu anda. Müslüman Araplar birbirini öldürüyor tersine.
Yani TC artık, ister ‘yurtta sulh cihanda sulh’, ister ‘yurtta harp cihanda harp’ ile tek başına demektir.Tüm 21. Yüzyıl için böyle bu. O da şimdilik.
Protestan-Katolik iç savaşlarında ve AB’nin büyük veba salgınınnda felaketten azad / muaf yerler oldu. TC’nin ütopyası böyle olabilmek olur ancak ve ancak. Ki onu da habire göçmen alarak ve yalıtıklık ilkesini bozarak, kendi baltaladı bile çoktan. Çünkü yalıtım, bu muafiyetin birincil kuralı olmakta (idi).
Bu da, TC’nin bir kez daha ad, ırk, dil ve din değiştirmesi olacak. % 25 giriş ve % 25 çıkış eşitliği olarak nüfusunun % 50 karışımı değişebilir. Bunun % 10-20’si 1965-2015 arasında değişti bile çoktan. Yani, bunun biraz fazlası aynı uzunlukta (50 yıllık) bir sürede TC7yi baştan inşa eder.
Yıkımla kuşkusuz.
Eh, artık birşeyler biliyoruz demektir:
Kategorik giriş ve çıkışlarla yeni kategori tanımı ki buna kültürel topolojik yoğrulma deniyor gelecekbilimde.
Ek bilgiler:
Türk Cumhuriyetler mensuplarının bizi kültürel olarak geriletmediğini ama Arpalar’ın ve Acemler’in gerilettiğini notlayalım.
İronik olarak, her yıl gelen 30 milyon Batılı’nın da bizi kültürel olarak gerilettiği, özellikle mahalle-baskısıcı kıldığı kesin. Bir tür aşağılık kompleksi sözkonusu oldu, denebilir.
Ayaktakımının ve başıbozukların minik iktidar çemberleri artarak sürecek. İrlanda’a 150 krallık kurulabildiyse, TC’de 150 bin mini mafyacık ailesi kurulabilir demektir. Ki mayalanmayı, ozmosisi ve benzeri geçişimleri bu iç-minik reaksiyonlar sürdürecek.
Bu geniş panoramayla, TC’nin göreli bir ilk yaşadığı ortaya çıkıyo:
1600’dan 500 yıl sonra olarak, ilk kez 2100’de bir kez daha global-atak olabilme şansı. 600 (Göktürkler), 1100 (Malazgirt), 1600 (İspanya altını çöküşü), 2100 (çıkışı) mantıklı bir dizi görünüyor üstelik.
Nokta. Es.

(20 Haziran 2016)

Hiç yorum yok: