Beşikçi,
henüz 1960’ta 1 milyon Ermeni’yi öldürenlerin Kürtler olduğunu söyleyebilirdi.
Söylemedi.
Onun
yerine, Kürt milliyetçiliği yoluna saptı.
Bu da TC
tarihinin ilk yasal sol partisi olan TİP’in 1971’de kürtçülükten kapatılmasına
kadar gitti.
Beşikçi
çok işkence gördü, çok hapis yattı.
Bu, onun
dedikleirni doğrulamıyor ama.
En son
da şunu demiş:
“'Seni
başkan yaptırmayacağız' anlayışı yanlıştı, başkanla daha etkili pazarlık
yürütülebilirdi.
Türkiyelileşme
yanlış bir programdır. Kürtler en azından federasyonu savunmalıdır.”
Çok
yanlış birden.
Kraldan
çok kralcı, Kürt’ten çok kürtçü.
Öcalan’a
ve Sakık’a akıl öğretiyor kendince.
Bunu şu
an söylemesi çok çok geç.
Bunu
söylemesi, bir tür replikleme ve sufleleme görünümünde dedikleri: Sahibinin
sesi gibi.
Demokrasiyi
değil, diktatörlüğü savunuyor.
Bölgesel
ve global konjonktürü hiç hesaba katmıyor.
Başkanın
da, devletin de, derin devletin de, Öcalan’ı değil, Barzani’yi Kürt lideri
olarak gördüğünü hesaba katmıyor.
Talabani’yi
hesaba katmıyor.
Ancak
geri kalanında birden ayıyor ve gerçek durumu anlatıyor.
Ayrıca,
çok ilginç bir saptamada bulunuyor:
“Irak
ordusunun ikinci büyük karargahı Musul’daydı. Irak ordusu, Kerkük’ten
çekilince, Peşmerge kısa bir zaman içinde, Irak ordusundan boşalan Kerkük’ü
denetim altına aldı. IŞİD Kürdistan’dan koparılan bazı alanları da işgal
etmişti. Peşmerge IŞİD’le savaşarak o alanları da denetim altına aldı. Kanımca,
Güney Kürdistan’ın yüzde 97-98’i denetim altına alınmıştır.”
Bu,
IŞİD-Barzani pasif işbirliği demek. Bunun Barzani’ye diyor ama tüm Kürtler
töhmet altında kalıyor (orada PKK da var, Talabani de), Ermeni katliamında
olduğu gibi.
Sonra
yine, eski kafa eski tas oluyor.
Bildiğimiz Beşikçi: Benim oğlum bina okur, döner döner gene okur.
Dipnot:
Beşikçi’nin
bu kadar kof zihinli olduğunu
bilmezdim. Şaşırdım açıkçası. Hatadan söz etmiyorum, gerçekleri inkardan söz
ediyorum.
(9 Haziran 2016)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder