Daha
daha daha
Bırakın
dış dünyadaki rakiplerimi, kendi arkadaş çevremde bile hep benden ince, benden
güzel, benden başarılı, hatta benden mutlu birileri çıkıyor, artık
yetişemiyorum, çok yorgunum ve çok korkuyorum.
Meltem
Arıkan, Psikeart, “Rekabet”.
+
Yatılı
okul deneyimlerimden bir tüyo: Grubun en altında olmaktansa, küçük taktiklerle,
1 veya 2 düzey daha yukarı çıkıp, asla 1 noyu oynamayıp, aradaki farkı,
rekabetsizliğin de enerji fazlasıyla, kendine artı puan olarak eklemek. Bu
yolla, benden yakışıklı erkeklere 20 partner fark attım, IQ'su benim 2 katım
olanlardan daha zeki oldum. Üstelik bir de, onların / rakiplerin / daha
şanslıların hatalarından çok şey öğrendim. Bunu, bir tür negatif rekabet pratiği olarak öneririm: Az hırslı olanlara ama,
çok hırslılara hiçbirşey fayda etmez. Uzun yaşam pratiğinde, 55'inden sonra,
çok açık ara, en önde olmamı sağladı. En ironiği de, bunu yaptığımı kendim bile
ayırsamadım, 40 küsur yıl sonra ayırsadım ya da.
+
Dipnot:
Bu taktik, Oyun Kuramı’nda ve Savaş Sanatı’nda nedense es geçilen bir tür. Oysa
ikisinde de, sonul zafer diye bir
kavram mevcut. Burada düz mantığa anlaşılmaz ve ters gelebilecek şu: Bütün
muharebeleri yitirerek de, sonul zaferi kazanabilirsin. Her küçük etapta
fazladan eksi puan alır ve bunu artı puan olarak hanene yazarsın. Böylelikle,
kritik maçı açık ara kazanmanı güvenceye alırsın. Bir de, ciddiye alınmaz bir
rakip olursun ve bu da sona boş alanda top sürme hakkı verir. Unutmamak
gerekli: Sonul zafer, gençlikte değil, yaşlılıkta kazanılır ve yaşlılık yaşamın
en uzun dönemidir: En az 25 yıl. Ve yaşlılığında çok çirkin, çok aptal, çok
bunak, çok cahil, çok itici olmayan tek bir genç çok güzel, çok zeki, çok
libidolu, çok çekici çıkmamıştır şimdiye dek. Bırakın, rakipleriniz kendilerini
gömsünler yani.
(13 Haziran 2016)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder