Bu
önermeyle internette bir gecenin bir vakti karşılaştım. Savın sahibinin kim olduğunu
ilk anda ayırsamaksınız şunu yazdım:
“Katılmama
hakkım var mı?”
Şu anda
da buna katılmıyorum.
Sözün
devamı şu imiş:
"Kadınlar
beni o kapıdan ittire ittire çıkardılar. Kirpiğimiz yere düşmesin diye mücadele
etmeye devam edeceğiz."
Önce
Çilem Doğan kim, ona bakalım:
“Adana'da
kendisini fuhuşa sürüklemek istediğini öne sürdüğü eşi 33 yaşındaki Hasan
Karabulut'u tabancayla vurarak öldüren 24 yaşındaki Çilem Karabulut,
ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası istemiyle ilk kez hakim karşısına çıktı.
...
Olayla
ilgili soruşturma yürüten Cumhuriyet Savcısı, Hasan Karabulut'un adam yaralama
ve uyuşturucu gibi suçlamalarla 19 kaydı bulunduğunu belirtti. Eşinin şiddetine
maruz kalan sanığın adli makamlara başvurmasıyla 9 kez koruma kararı alındığını
kaydeden Savcı şöyle dedi:
"Çilem
Karabulut'un uzun süredir uğradığı şiddet, Hasan Karabulut'un çevreye saldığı
korku ve suç işleme konusundaki cüretkarlığı, polis memurlarına karşı bile suç
işlemekte tereddüt göstermemesi ve bunun da Çilem Karabulut'ta doğurduğu endişe
ve olay günü de yine şiddete maruz kalması göz önüne alındığında, kendisine
haksız bir saldırıdan kurtarma amaçlı eylemini gerçekleştirmiştir. Bu nedenle
TCK'nın 27'nci maddesinde yer alan meşru savunma maddesi tartışılmalıdır."
Kriminal
olan eşini polise ihbar etmiş ve eşi de bunu ayırsamış.
Bu bir
kovboy filmi planı: Silahı önce çeken vurmuş diğerini.
Ancak,
asıl sorun şurada:
Bu
insanın sosyal medya kahramanı yapılması.
Bariz
biçimde gayrınizami faullü döğüşüyor o kişi: Şu anki medyatik sözlerini
kastediyorum.
Hiç
geçerli olmayan bir rol modeli.
Ve
üniversite mezunu veya akademisyen kadınlarımız, onu rol modeli seçiyor.
Epeyi
bir ‘Shit Will Age’ anekdotu bir durum.
Devamı
yazılacak.
Nokta.
Es.
(21 Haziran 2016)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder