Şaşırtıcı
bir saptama yapmış:
“Türkiye
önümüzdeki döneme üç ya da dört kutuplu siyasi arayışlarla gidecek. Hemen hemen
netleşmiş durumda. Kimi siyasi oluşumlar, şimdiye kadar binemedikleri iktidar
trenine binmenin yolunu arayacaklar, bu, yeni kurulan partiler üzerinden
görülebilir, Cem Uzan gibi ‘kahramanların’ yeniden sahneye çıkarılmasında
görülebilir.”
Tümüyle
geçerli bir saptama.
ANAP ve
AKP gibi, yeni bir çakma parti zamanı.
Ancak,
Davutoğlu ve Bağış, binemedikleri değil, indikleri iktidar treni peşinde.
Onları destekleyenler de öyle. Desteklemeyenler de, şans görmedikleri için
desteklemiyorlar.
4 parti
yerine, 4 siyasi odak:
SP,
Davutoğlu, Bağış. Millet. Cumhur. HDP.
Da bu
Ali Veli yerine, Veli Ali.
Bilgen’in
asıl yanıtlaması gereken şu:
HDP veya
sonrasıki parti, gerçekten yeni bir odak, hem Türkiye için, hem Türkler için,
yeni bir odak mı olacak, 1992’den
beridir süregelen den den mi olacak?
+
““Kişi
kültü”ne dair de eleştirilerde bulunan Bilgen, “Bu mevcut yönetimdeki
arkadaşlarla ilgi bir kritik değil yapısal bir meseleden bahsediyorum. Biz bir
avuç insan belediye başkanı, milletvekili olmak için değil bir toplumsal
kavganın temsilcisi, sözcüsü, örgütleyici olma iddiasıyla bu görevlere talip
olduk. Şahısları bir yere taşımaya dair tartışmalar yürütmek yıpratıcıdır.
Şahısları da yıpratır, partilere ve mücadelelere de haksızlıktır. Kişilere
endeksli, kişisel ‘kurtarıcı’ beklentisine dayalı siyaset sorunlu ve ilkel bir
siyasettir” dedi.”
Geçerli
bir saptama daha ama şu da var.
Kürtler
de ilkeller, somutlaştırmaya ve kişileştirmeye yönelik ilkel toplum kültürel
eğilimine sahipler. Bugün, Kürt mücadelesi varsa, Öcalan kültü ve şiddet
sayesinde var. Bunun yeri ve zamanı geçti ama halklar ve Kürtler aynı hala.
Türk
veya Zana gibi kişiler ise, maaşallah totem gibi aynı 40 yıldır.
Sorun;
Anter değil, Türk veya Zana tercihinde bizce.
Kürtler,
kendi akillerini tasfiye ettiler yani. Bu gidişle, Bilgen’i de tasfiye ederler
yani.
+
“HDP
tabanındaki sine-i millet çağrısının anlaşılır olduğunu söyleyen Bilgen, “Her
gün arkadaşlarınızın, seçtiklerinizin gözaltına alınması, görevden alınması
infial doğurmayı hak edecek kadar önemlidir. Ama bunun tepkisel, kendimize
zarar verecek, elimizdekini kaybedecek bir tercihe dönüşmemesi konusunda
uyarılar da vardı. Ben doğru bir hamle olduğu düşüncesindeyim” dedi.”
HDP,
şimdi ve burada seçeneksiz bizce.
Bunda
yarı yarıya kendilerinin payı var.
2014’ten
2015’e olan gidişata ayamadılar. Şu an bile, kendilerini % 12,5 oyda sanan çok
HDP’li var.
Tuhaf
olan şey, savaşın da seçenekler arasında yer alamaması. Biz bunu savaşmayı unutmaya bağlıyoruz, bir de
genç Kürtler’in reçel kavanozunu
dışarıdan yalamaya isyanına.
Aynı
şeyi, Barzani taifesi de yaşadı.
(21 Kasım 2019)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder