Pazartesi, Kasım 11, 2019

İsyanı yeniden tarif etmemiz gerekiyor


Tümüyle geçerli bir tanım ama onların dediği anlamda değil.
Devrim değişti, sınıf değişti, savaş bile değişti, silahsız savaş oldu.
İsyan da değişecek.
Sivil itaatsizliğin değişmesi gibi.
+
“Sadece sınıf eksenli bir yerde bakmak çözücü değil. Bir yerde komünistlikten söz ediyoruz ama diğer taraftan erkekliğimiz sürüyor. Bir yerde örgütlenmeden söz ediyoruz ama diğer taraftan milliyetçiliğimiz sürüyor. Bir taraftan feminizimden söz ediyoruz ama diğer taraftan muhafazakarlığımız sürüyor. İsyanı yeniden tarif etmemiz gerekiyor.”
Mantıksal olarak, süreksizlikler ve sünmeler içeren bir tezler dizisi.
Birincisi, Marx için de öyleydi.
İkincisi, Dünya savaşlarında da öyleydi.
Üçüncüsü, muhafazakar olan, feminist geçinen kadınlar, hala evlilik peşindeler.
Sınıf konusu ise bambaşka. Marx, bilimsel geçinir ve elinde o zamanki istatistikler vardı.
Sınıf atlayanları düşenleri, yani sınıf esnekliğini, lümpen proleterya niteliklerini ve niceliklerini, kol ve beyin emekçisi istatistiklerini kullanmadı ya da kullanmak, kendi tezleri desteklenmediği için, işine gelmedi.
Örneğin zanaatkarlar, özellikle tam da sanayileşmenin makineleşmesinin başında, nitelikli ve beyinli kol emeği idiler. ‘Modern Times’ ve Ford tipi, sık vidayı, tipi emekçi sonradan geldi.
Örneğin Braudel, bu türden sınıf geçişlerin çok ulduğunu, gündelik ücret kayıtları üzerinden gösterdi.
Bugün prekarya ile ifade edilen asıl lümpen proleteryanın, gösterilenden çok daha büyük nüfuslu olduğu kesin. Çünkü, ekenomik krizler, 1984-1871 için de aynen geçerliydi ki zaten öylelikle 1848 olabildi.
Bugün de; feminizm, Lgbti, çevrecilik, hayvanseverlik, sivil itaatsizlik, vicdani retçilik, anarşizm / nihilizm tanımlarının yeniden ele alınması gerekli.
Bunların önemli bölümünün liberal ekonomi alanında kaldığı açıkça belirtilmeli örneğin. Yani, bu alanda kendini tanımlayanlar, liberal ekonomi ile varlar.
Artı, robot işsizliği, uzaycılık gibi konular da ele alınmalı.
Çünkü isyan, avangardizm de olmakta. Hem sanatta, hem kültürde, hem politikte.
+
“Yeni bir yok etme döngüsüyle karşı karşıyayız. Politik ve ahlaki olarak yok etmek döngüsü olan yeni bir kapitalizm var. Hayatımızın her alanında direnmemiz gerekiyor.”
Bu, üssel yok etme gidişi, koloniyalizmden beridir var.
Bu ahlaki veya politik değil, kapitalistlerin kendilerini uttma gereği duymadıkları bir uçkuru gevşeklik ve bu gerçek, onları daha asılası kılıyor.
Herşeyi kapitalizme faturalamayın.
Kitlenin, entellektüellerin, marjinallerin, şimdikinin üçte biri tüketime geri düşme zorunluğu var. Yoksa, dinime küfreden, Müslüman olsa, durumu ortaya çıkar, çıktı da zaten.
+
Bir Brezilyalı:
“Milyonlara ulaşmamız gerekiyor direniş için. Kentsel nüfusla da bir araya gelmemiz gerekiyor. Ancak sokaktaki insanlar, bir şeylerin değişimini başlatır. Bizim korkunç başkanımız, kendisine oy verilmeyen bölgeler için ‘Benim umurumda değil’ diyor. Geniş bir mücadele cephesini geliştiriyoruz. Kızıl olmak, komünist olmak çok zor. Bizler ülkemizin iç mihraklarıyız. Bizi gördüklerinde, ‘Küba’ya dön, defolun buradan’ diyorlar. Kapitalizmin maskesini düşürmemiz gerekiyor.”
Sola karşıki nefreti, solun kendisi yarattı. SSCB ile, 1968’liler ile, 1978’liler ile.
Bunu ödesinler ki, özeleştiri yapsınlar ki, dürüstlüklerine inanalım.
Oysa alıntılanan söylem, neredeyse 200 yıldır aynı.
+
Maden konusu:
“Kadınlar daha gerçekçi. Biz köylere gittiğimiz zaman, şirketler de arkamızdan giderek, oradakileri bize karşı kışkırtıyor. Erkekler bunlara inanıyor ama kadınlar inanmıyor ve bu şirket çalışanlarına karşı tavır alıyor. Bizim için dış mihrak diyorlar. Erkekler kandırılıyor ama kadınlar kanmıyor ve sopayla kovalıyor.”
Hiç ikna edici değil.
Kadınlar her zaman daha kolay satın alınırlar.
Devamında, Bursa çevresindeki madencilik sorunu, 30 yılı geçti. Yeni mi aymışlar?
Diyoruz, hala aynı kafadalar.
ÇÜŞ’ler mafyayla işbirliği yaparak, çevrecileri öldürtüyorlar artık.
Buna karşı ne yapacaklar?
Kuzu kuzu ölecekler mi?
+
Çıkış:
Zihniyet hala eski zihniyet.
3-5 slogan tamam.
Aktif politik nerede?
İşin içine silah girmiş, ne olacak?
İşin içine para girmiş, ne olacak?
Bu mu yeni söylem?
(10 Kasım 2019)

Hiç yorum yok: