Perşembe, Kasım 21, 2019

Evren Balta: Güç politikası üzerinden dünyayı okumak son derece yanlış


“Güç politikası ve ittifaklar üzerinden dünyayı okumak, son derece yanlış. Hangi ittifak içerisinde yer alırsanız alın, ister Batı ittifakında, ister Rusya, ister Çin, dünyayı mevcut güç dağılımı üzerinden okursanız, kaybedersiniz.”
Ne diyor bu akademisyen?
Rusya-ABD uzun işeme yarışması nedeniyle, 1 ülke haritadan silinmiş, on binlerce ölü, milyonlarca göçmen oluşmuş, bu hala ne diyor?
Tarih; iktisadi, askeri, siyasi güçler / hegemonlar üzerinden okunur. Böyle okumak, onların yaptıklarını haklı göstermez, o iddia sol söylemin aptallığıdır.
Toplumu pasta böler gibi ikiye bölmek de öyle.
Marx dedi diye, somut gerçeklere uymayan durumları kabul edecek değiliz.
2 dünya devriminin nasıl olduğunu ve tahmin edildikleri yerde olmadığını da biliyoruz.
+
“Bildiğimiz anlamda dünya pek çok açıdan büyük bir dönüşümün içinden geçiyor. Ateşkes antlaşması ile biten savaşların, cephe ile cephe gerisinin, olağan ile olağanüstü arasındaki sınırların, güvenilir ve otoritelerin, üniversiteye gidersek iyi bir iş sahibi olabileceğimizi hayal edebildiğimiz bir dönemin sonuna geldik. Gelir dağılımı eşitsizliğinin olağanüstü arttığı, kültürel olarak ortak referans noktalarımızı yitirdiğimiz, toplumsal hayatı düzenleyen kurumların inandırıcılığını yitirdiği bir dönem bu. Böyle bir dönemin yükünün ve risklerinin de bireyler tarafından tek başına yüklenilmesi bekleniyor. Kolektif hayat sigortalarımız, ne gerçekte varlar, ne de hayal gücümüzde. Umut ilkesi ile var olmayan bir belirsizlik durumu bu. Bu döneme tedirginlik çağı dedim.”
Tarih ve umut.
Akademisyene bak.
Tedirginlik yerine; kaos, belirsizlik, büküm, çöküş, şu bu da denebiliyor. Dendi de. Bu, bir geçiş çağı kısacası: Tarihsel sikluslar 400 yıllık olduğu için, 133 yıl bile sürebilir (a kesinliğinden b kesinliğine).
Beni güldüren şey, devrim isteyenlerin bile, bu tedirginlik çağında paniklemeleri. Bunu hiç görmedikleri, okuduklarıyla da anlayamadıkları için, bu denli büyük bir belayla yüzleşeceklerini bilemediler.
Şu anda en büyük sorun, sömü değil, belirsizlik. Yoksa asgari ücretin yarısına çalışıp, yaşamını olağan olağan idame ettiren milyonlar var.
+
“Bu rakam basit bir istatistik değil, uzun yirminci yüzyıl boyunca orta ve alt sınıfların ekonomik anlamda elde ettikleri önemli kazanımların ve refahın ortadan kalktığı anlamına geliyor.”
Tarih bilinçsizliği bu işte.
Bu haklar tarihte ilk kez kazanıldı, uzun bir süreliğine de son kez olmuş olabilir.
Ama proleterya ne yaptı?
Haklırın korunması için değil, araba için grev yaptı.
Türkiye’de de DİSK sosyal demokrasi için değil, devrim için grev yaptı. Sonucu da hep birlikte yaşadık.
Sarı Yeleklire hala elektrikli araba almak için grev yapıyor. Yani, proleterya öğrenmiyor.
+
“Aslında tam da büyük toplumsal değişimlerin üzerinden atlayan, sorunların ortaya çıkardığı toplumsal yaraları iyileştirerek değil sürekli pansuman yaparak düzeltmeye çalışan hareketler bunlar. Hatta tam da kriz algısı/durumu kendi varlıklarını güçlendirdiği için, sürekli olarak kanayan o yaraya işaret ediyorlar.”
Yine tarih bilinçsizliği.

2019 Dünya’sı, 1928 Almanya’sı gibi: Üçte bir sol, üçte bir sağ, üçte bir orta / diğerleri. Her iki uç da kendisinin kazanacağını sanıyor. Her iki uç da tarihsel bir ayırtsızlık içindeler.
Akademisyenin yanıldığı şu:
Her iki uç da sorunların daha büyümesi taraftarı. Bir zamanların kaybedecek zincirleri bile kalmayan sınıf tanımı gibi.
Kaldı ki bu da bir çözüm olabilir.
Kaldı ki Dünya nüfusunun yarısının ölümüne dayalı, Thalos ekonomisi de bir çözüm olabilir.
Bizim akademisyen orta sınıftan, kazı çeviriyor, yanmasın istiyor. Devrim hayali falan yok, araba modeli hayali var yalnızca.
Sonuç mu?
Çürüme, fermentasyon, ozmosis. Barbarların uygarlaşması ve uygarların barbarlaşması. AB’nin ümmileşmesi. ABD7nin içe kapalı ekenomiye dönüşü. Vd, vb, vs…
+
“Tarihsel olarak kapitalizmin belki de en derin krizi yaşadığı dönemlerden birindeyiz ama paradoksal olarak kapitalizm siyasal olarak ilk kez bu kadar alternatifsiz.”
Ha ha ha.
Abuksamanın bu kadarı. Kapitalizmin bittiğini kapitalistler söylerken, kapitalizm karşıtının söylediğine bak.
+
“Dolayısıyla insanlığın varoluşuna dair de önemli bir eşikteyiz.”
İnsan kadar kafanıza taş düşsün.
İnsan türü, tek Adem’e ve tek Havva’ya kadar düştüğü daboğazların onlarcasını yaşadı.
Neolitik Devrim gibi, kültürünü tümüyle resetlediği durumlar da yaşadı.
Bu durum, bir büküm dönemi olduğu için, hem maksimum hem de minimum olduğu için, her ikisi de.
1945 atom bombalarıyla tür yok olabilirdi.
1957 Sputnik ile Homo Posterus oldu.
Arası, boşlukları doldurunuz ve yineleyiniz.
(21 Kasım 2019)

Hiç yorum yok: