Pazar, Kasım 10, 2019

Psikolog Baran Gürsel, ekonomik krizle intiharın ilişkisini ele aldı


Ne yazık ki eksik ve zayıf ele almış.
Bu konu, disiplinlerarası ve çokdisiplinli bir konu.
Burada, hem ekonomi tarihi, hem de intihar tarihi bileceksin.
+
Bilinen ve kayıtlı toplu intihar dönemi 1920’ler Almanya’sı.
Banker Kastelli oluşumlara para yatıran vce batıran veya emekli maaşları kesilen emekli ve yaşlı Almanlar, dizi halinde intihar etmişler.
Burada, medya geştaltı yok. Çünkü, o zamanlar gazeteler bunları az yazarmış. Püriten ve sansürlü dönem yani.
Şimdi de medya geştaltı var, çünkü naklen intihar var. Şov eğilimi var. Acının duyulması son çığlığı yok artık.
Ancak, şimdiki gibi sınıf atlama arzusu o zaman da var. Borç o zaman da var. Şimdilerde kredi kartı var fazladan. O zaman senet falan varmış.
Kriz ise hep var. Kaybedenler de öyle.
Şerh:
Kaybedenler bu durumlarda hep en alttakiler değil. 9 sınıf üzerinden 1’e kadar çıkabiliyor ekonomik iflas durumu, bir zamanların Beşiktaş kalecisi Sabri Dino’nun intiharı gibi, Banker Kastelli bile intihar etti sonunda, kimbilir kaç kişinin intiharına neden olduktan 20 yıl sonra.
Psikolog bey, bunları bilmiyor gibi.
Onun tarzı klasik sol:
Sınıf, herşeyi çözer ve yıkar, bemibeyaz hemi de.
+
“İşçiler arasındaki "kardeşlik" bağlarının zedelenmiş olduğu, şiddet ve baskının yoğun olduğu koşullarda bu deneyimlerin daha zorlayıcı etkiler yapacağını düşünebiliriz.”
Hayır.
Sınıfsal dayanışma intiharı engellemez.
Psişik ve sosyik etkiler farklı işler çünkü.
+
“İkincisi ise, muhalif konum almanın kendini, sistemin gizlediklerini ifşa etme ve duymayanlara duyurma çabasına sıkıştırma riskiyle ilgili.”
Yarı hayır.
Yukarıda imledik.
Şov durumu da var.
“… sistemin gizlediklerini ifşa etme ve duymayanlara duyurma…”
Sistem hiçbirşeyi gizlemiyor ki.
Diyor ki:
Tüket veya öl.
Tüketmeyeni öldürüyor da.
Öldüremediklerinin bir bölümü de intihar ediyor.
Sistem onları daha sağacağını sandığı için öldürmüyor ayrıca.
Sistem her daim acımasız ayrıca, yani kapitalizm son demlerinde acımasız olmuş falan değil.
Ayrıca sistem, herşeyi duyuruyor, seni haber yapıyor, senden, senin ölümünden de para kazanıyor.
Çünkü kitle, Gramsci tipi, negatif sembiyözde ve işbirliğinde.
Senin ölümünü naklen izleyip, keyifleniyor yani.
Yani kitle düşenlerin ve ölenlerin üzerine / omuzlarına basıp, öylece boğulmuyor ya da boğulmasını erteliyor yalnızca.
+
“İntiharların medya üzerinden yayılması sorusu üzerine de, şöyle düşünebiliriz. Sınıf bağlarının ve kurumlarının bu kadar zayıf olduğu durumlarda medya insanların duygusal yatırımları için önemli bir odak noktası oluyor, olabilir ve kendimizi bu nedenle "medyanın dilini" daha fazla tartışmak zorunda hissediyor olabilir veya medya aracılığıyla "etkilenmeler" daha fazla oluyor da olabilir.”
Çevir kazı yanmasın.
Kulağını tersten göster.
Yahu, 1980 yapımı, Tavernier’in ‘Naklen Ölüm’ü var.
1986 BBC yapımı, ‘Televizyon’ belgeselinde, yapımcılara naklen ölüm istenirse, ne yapacakları sorulduğunda, göstereceklerini söylüyorlar.
40 yılda ayamamış bazıları yani.
+
Basit bir örnek:
Türk solunun en uzun soluklu TKP çizgisindekilerin bir bölümü 1980’den sonra, Moskova’da eğitim gördü, bir bölümü intihar etti, bir bölümü TKP’yi terketti, bir bölümü hala TKP’li, bir bölümü Fethullahçı oldu, bir bölümü liberal oldu.
Bunun sınıfla ilgisi yok yani.
Kişisel tercih / seçim yani.
Üstelik kişi, ne yapacağını kendi bile bilemiyor olabiliyor yani.
Şimdiki intiharlar da öyle.
Belli sayıda kişi intihar edecek ama hangileri belli değil önceden.
+
“Bu nedenle sistemin çirkinliğini, çarpıklığını yıkıcılığını ifşa etme yönteminin ötesine geçip, inşaya yönelmemizin anlamlı olduğunu düşünüyorum. Çünkü esas "bilinmeyen" ifşa edilen gerçekliğin yerine neyi ne şekilde koyacağımız.”
İfşa ve inşa.
Güzel söz oyunu.
Paradigmanın iflası var, paradigmanın kayışı var tamam.
Ama yeni paradigma yok.
Kapitalizm denilen paradigma, 250 yıllık koloniyalizmden sonra, ancak inşa edildi.
Kapitalizm de 250 yıllık oldu ve ölüyor, ona da tamam.
İkinci Sanayileşme, Bilgi Çağı, Robot Çağı, Uzay Çağı da geldi, tamam.
Ama yeni paradigma nerede, yeni yaşam formu önerisi nerede, eksodus nerede?
Yok.
Boş ve bol laf var yalnızca.
O nedenle insanlar boşta ve başsız kaldılar. Sürü kendi kendine uçurumdan aşağı atlıyor yani.
Alternatifsizlik veya öğrenilmiş çaresizlik var yani.
Kurtarıcılar ortalığı feçese boğdu yani.
İntiharın eşiğindeki önündeki insanı geri döndürmeyi becerebilmek çok zordur yani.
Kaş yaparken, göz çıkarmayın sayın psikologlar yani.
Bilmediğiniz konuda susun bari yani.
(9 Kasım 2019)

Hiç yorum yok: