Konumuz
Güneş Sistemi ve gezegenlerin yörüngeleri.
Elimizde
2 kuram var:
Titius-Bode
ve Kepler.
Titius-Bode’un
önesürdüğü gezegen yörüngesi yarıçaplarıyla (astronomik birim = Dünya
yrüngesinin yarıçapı = 150 milyon kilometre), gerçekleri şunlar:
“Merkür 0.4 0.39
Venüs 0.7 0.72
Dünya 1.0 1.00
Mars 1.6 1.52
Seres 2.8 2.77
Jüpiter 5.2 5.20
Satürn 10.0 9.55
Uranüs 19.6 19.22
Pluton 38.8 39.54
Eris 77.2 67.78
2000
CR105 154.0 230.1
2010
GB174 307.6 351.0
Gezegen
9 614.8 665”
(Kaynak:
Wikipedia, İngilizce.)
Bunun
böyleliliği gözleniyor ama bu, bilimsel bir yasa kabul edilmiyor.
Bunu
böyle yapansa, ardışık iki gezgenin, birbirlerinin yörüngelerini 2/1 oranına
getirmesi eğilimi. Tersi durumda, kaotik yörüngeler oluşuyor.
Kepler’in
3 yasası var. Üçüncüsü şöyle diyor:
"Bir
gezegenin yörüngesel periyodunun karesi, dolandığı elipsin ana eksen
uzunluğunun kübü ile doğru orantılıdır."
Gerçek
durumlar ise şöyle:
“Planet Semi-major
axis (AU) Period (days) R3/T2
Mercury 0.38710 87.9693 7.496
Venus 0.72333 224.7008 7.496
Earth 1 365.2564 7.496
Mars 1.52366 686.9796 7.495
Jupiter 5.20336 4332.8201 7.504
Saturn 9.53707 10775.599 7.498
Uranus 19.1913 30687.153 7.506
Neptune 30.0690 60190.03 7.504”
(Kaynak:
Wikipedia, İngilizce)
Soru şu:
Bunların
hangisi daha bilimsel ve neden?
Gezegenlerin
şimdiki gibi olmadığını, Neptün ve Uranüs’ün yörüngelerinin Jüpiter tarafından
dışarıya itildiğini biliyoruz.
Diğer
bir soru da şu:
Bilimsel
yasalar; tümevarımla mı oluşuyor, tümdengelimle mi?
Tuhaf
olan ise şu:
Titius-Bode
durumu olmadan, Kepler’in yasası işlemez.
Bu da şu
demek:
Bulgu-belirti
ile yasa ilintisi, boş kümeli veya belirsiz olabilir.
Öyle olmaması
gerekir ama bu örnekte öyle.
Titius-Bode
da, Kepler de, daha eksik sayıda gezegen veya gezegenimsi için önesürüldü.
Neptün sonrası, o zamanlar bilinmiyordu.
Burada
şu boşluk var:
Eğer bu
gezegenler (Pluton veya 9. Gezegen); son 200 yılda gelmiş olsalar, o yasalara
uymazlardı. Çünkü yasa limitsel bir şey, yaratılması belli zaman alıyor ve o
zaman bugün bile hala kesin değil. Ki zaten hala, ne Pulton’un, ne de Gezegen 9’un
ne zaman Güneş Sistemi7ne dahil olduğunu bilmiyoruz Üstüne üstlük, Gezgen 9’u
hala doğrudan gözleyemedik.
Bizim bilim-bilimi (bilim felsefesi veya
bilim tarihi değil) açısından tezlerimiz şunlar:
Bir:
Bulgu-belirti
ile yasa, epistemik açıdan birleşik şeyler.
İki:
Bulgu-belirti,
yasadan daha çok yasa olabilir.
Üç:
Bulgu-belirti
de, yasa da bozulabilir. Örneğin büyük bir gök cismi, bu sayıları
değiştirebilir.
Dört.
Bütün bu
durumlarda hala bulgu-belirti de, yasa da, bilimsel açıdan geçerli kalır, eksik / gevşek / parçalı geçerli olur
ama geçersiz olmaz.
Diğer
bir deyişle, epistemik açıdan kaos-kozmos arasında salınıyoruz.
İktisadi-siyasi-askeri tarih de öyle söylüyor, bilim-sanat-düşün tarihi de öyle
söylüyor.
Zaten
ikisinin arasında eşleniklik olmaması, yeterince öyle söylüyor olmakta.
Ancak:
Son 350
yıldır, bugün ve burada yasa, bulgu-belirti7den daha çok bilimsel bilgi
sayılıyor.
Bu
metin, bunu negasyonlamak için
yazıldı.
(1 Kasım 2019)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder