Cuma, Kasım 01, 2019

BilimdeBulgu-Belirti ve Yasa: Titius-Bode ve Kepler


Konumuz Güneş Sistemi ve gezegenlerin yörüngeleri.
Elimizde 2 kuram var:
Titius-Bode ve Kepler.
Titius-Bode’un önesürdüğü gezegen yörüngesi yarıçaplarıyla (astronomik birim = Dünya yrüngesinin yarıçapı = 150 milyon kilometre), gerçekleri şunlar:
“Merkür                      0.4                   0.39
Venüs              0.7                   0.72
Dünya             1.0                   1.00
Mars                1.6                   1.52
Seres               2.8                   2.77
Jüpiter             5.2                   5.20
Satürn              10.0                 9.55
Uranüs            19.6                 19.22
Pluton              38.8                 39.54
Eris                  77.2                 67.78
2000 CR105    154.0               230.1
2010 GB174   307.6               351.0
Gezegen 9       614.8               665”
(Kaynak: Wikipedia, İngilizce.)
Bunun böyleliliği gözleniyor ama bu, bilimsel bir yasa kabul edilmiyor.
Bunu böyle yapansa, ardışık iki gezgenin, birbirlerinin yörüngelerini 2/1 oranına getirmesi eğilimi. Tersi durumda, kaotik yörüngeler oluşuyor.
Kepler’in 3 yasası var. Üçüncüsü şöyle diyor:
"Bir gezegenin yörüngesel periyodunun karesi, dolandığı elipsin ana eksen uzunluğunun kübü ile doğru orantılıdır."
Gerçek durumlar ise şöyle:
Planet             Semi-major axis (AU) Period (days) R3/T2
Mercury          0.38710           87.9693           7.496
Venus              0.72333           224.7008         7.496
Earth                1                      365.2564         7.496
Mars                1.52366           686.9796         7.495
Jupiter             5.20336           4332.8201       7.504
Saturn              9.53707           10775.599       7.498
Uranus             19.1913           30687.153       7.506
Neptune          30.0690           60190.03         7.504”
(Kaynak: Wikipedia, İngilizce)
Soru şu:
Bunların hangisi daha bilimsel ve neden?
Gezegenlerin şimdiki gibi olmadığını, Neptün ve Uranüs’ün yörüngelerinin Jüpiter tarafından dışarıya itildiğini biliyoruz.
Diğer bir soru da şu:
Bilimsel yasalar; tümevarımla mı oluşuyor, tümdengelimle mi?
Tuhaf olan ise şu:
Titius-Bode durumu olmadan, Kepler’in yasası işlemez.
Bu da şu demek:
Bulgu-belirti ile yasa ilintisi, boş kümeli veya belirsiz olabilir.
Öyle olmaması gerekir ama bu örnekte öyle.
Titius-Bode da, Kepler de, daha eksik sayıda gezegen veya gezegenimsi için önesürüldü. Neptün sonrası, o zamanlar bilinmiyordu.
Burada şu boşluk var:
Eğer bu gezegenler (Pluton veya 9. Gezegen); son 200 yılda gelmiş olsalar, o yasalara uymazlardı. Çünkü yasa limitsel bir şey, yaratılması belli zaman alıyor ve o zaman bugün bile hala kesin değil. Ki zaten hala, ne Pulton’un, ne de Gezegen 9’un ne zaman Güneş Sistemi7ne dahil olduğunu bilmiyoruz Üstüne üstlük, Gezgen 9’u hala doğrudan gözleyemedik.
Bizim bilim-bilimi (bilim felsefesi veya bilim tarihi değil) açısından tezlerimiz şunlar:
Bir:
Bulgu-belirti ile yasa, epistemik açıdan birleşik şeyler.
İki:
Bulgu-belirti, yasadan daha çok yasa olabilir.
Üç:
Bulgu-belirti de, yasa da bozulabilir. Örneğin büyük bir gök cismi, bu sayıları değiştirebilir.
Dört.
Bütün bu durumlarda hala bulgu-belirti de, yasa da, bilimsel açıdan geçerli kalır, eksik / gevşek / parçalı geçerli olur ama geçersiz olmaz.
Diğer bir deyişle, epistemik açıdan kaos-kozmos arasında salınıyoruz. İktisadi-siyasi-askeri tarih de öyle söylüyor, bilim-sanat-düşün tarihi de öyle söylüyor.
Zaten ikisinin arasında eşleniklik olmaması, yeterince öyle söylüyor olmakta.
Ancak:
Son 350 yıldır, bugün ve burada yasa, bulgu-belirti7den daha çok bilimsel bilgi sayılıyor.
Bu metin, bunu negasyonlamak için yazıldı.
(1 Kasım 2019)

Hiç yorum yok: