Cumartesi, Kasım 02, 2019

Sarkis Paçacı: Türk karikatüristler intihar ediyor


Paçacı, taa Gırgır / Oğuz Aral döneminden kalan ender çizerlerden biri.
Kendisi azınlıktan.
Yine azınlıktan bir fotoğrafçıyla birlikte, 1980 öncesinde zor zamanlar yaşamıştı.
Aradan 40 küsur yıl geçmiş. Gırgır bitmiş, Limon bitmiş, Penguen bitmiş ama Paçacı hala çizer.
Dolayısıyla, kendisini (olumlu anlamıyla) bir dinozor çizer olarak dinliyoruz:
+
“Türkiye entelektüelleri, istedikleri çoğu şeyi, istedikleri gibi çizemedikleri için bir çöküş yaşıyor."
Bundan emin değiliz.
Durum, Paçacı’nın algıladığından biraz daha farklı.
Çizerler, reklam, senaryo ve çizgiroman alanına kaydılar. Bu, eskiden hayal bile edemeyecekleri bir şeydi.
Sorun da orada:
Yol kapalı değil, açık ama çizerlerin zihinleri kapalı. Çıkış lounu göremiyorlar da, yaratamıyorlar da.
+
"Karikatür, Türkiye'de geri bir sanat.”
Ondan da emin değiliz.
Uluslararası Aydın Doğan Karikatür Yarışması’na gelen ve ödül kazanan karikatürler yıllardır kataloglarda ortada. Karikatür, Dünya’da bile, 40 yıl önceki yerinde sayıyor.
Bunun da nedeni şu:
Modern resim, modern dans veya etno-caz müzik, zaman zaman avangardın avangardı olarak, global öne çıkış yaşayan sanat dalları. Bir ara karikatür de öyle olmuştu. Karikatürcüler, bu nesnel çıkışı kendi öznelliklerinin yarattığını sandılar ama öyle değildi. Kültürel zemin inince, karikatüristler de indi.
+
“Bence karikatürist muhalif olmalı.”
Bir karikatürist, ne politik konuları çizmek zorunda, ne de muhalif olmak zorunda, yalnızca eserlerinin hesabını vermek zorunda, yoksa istediği eseri verir veya vermez, onun bileceği iş.
+
“Agos’ta nasıl başladığımı da, öncelikle teknik olarak anlatayım. Daha önce Beyoğlu’nda sanatın etkin olduğu bir kafem vardı, o zamanlardaki alışveriş merkezi furyasında tehdit edildim ve sonrasında o kafeyi kaybettim. 2008 yılında orayı kaybedince, tekrardan çizmeye döndüm ve Penguen dergisinde çizmeye başladım. O sırada da içimden bir duyguyla, tekrardan Agos’a da çizmek istedim. Daha önceden çizememiştim, Hrant Dink’le anlaşamamıştık. Neticesinde tekrar karikatüre dönünce bir borç gibi Agos’a çizmek istedim. Etyen Mahçupyan vardı, daha demokrat bir kişilik, daha mülayimdir. Sonucunda siyasi olarak anlaşamasak da, kişilik olarak anlaştık. 2008’den bugüne kadar da çiziyorum. Yani öyle bir dönemeç var, 2008’de tekrardan mizah dergilerine başladım ve Agos’ta da çizmeye başladım.”
Türk Ermenisi olarak, bir Hürriyet yazarı hanım da, Agos ve Dink ile benzer sorunları yaşamış.
Liberalleşme sürecinin karikatüre yansıması da böyle olmuş.
+
“Penguen’le anlaşmam mümkün değildi. Ekip iyiydi, tanıdıklar da vardı, gençler tabii. Ama okuyucusu, çocuk denecek kadar genç bir kitleye hitap ediyordu. Korkuyorlardı benden.”
Buna korku denebilir mi, emin değiliz.
Sonuçta çiçeçiği burnundalar ile çiçeği kurumuşlar birden çok farklı kuşaktan. Zamanında, Aral da bunu Ortaç ile yaşamış.
+
Hıbır’da ne kadar devam ettiniz?

Çok uzun sürmedi. Orada da anlaşmazlıklar çıktı.
Karikatüristler arasında neden çıkıyordu bu anlaşmazlıklar?
Siyasi birçok etken oluyor. Çeşitli açıklamaları oluyor ama tabii ki Hıbır da tabii siyasi bir hareketti. Tamamen siyasiydik. Ben ‘içimize İslami bir ajan girdi’ diyordum…”
Kastedilenin kim olduğu belli. AKP döneminde yıldız parladı. Adını vermeyelim. Ailenecek, lümpen bir çizginin ilginç tonlamalarını dokudular.
+
Peki sizce Türkiye’de karikatürün kurtuluşu nasıl olacak?
Türk karikatüristlerde intihar geleneği var. İntihar ediyorlar, yani fiziksel olarak değil de ruhsal olarak, mesleki olarak intihar ediyorlar. Çizerek intihar ediyorlar.
Sizce buradan nasıl çıkılacak, bir umut var mı?
Çizerlere karışmak istemem ama çoğunda umut yok bence. Ben halimden memnunum. Aslında iyi çizebilenler var, birliktelikler de oluyor ama daha sonra birbirlerine giriyorlar. Kendimi onlara karıştırmayı hiç istemiyorum. Böyle olmamalı…”
O kadar açmaz mı, emin değiliz.
Ot-Kafa çizgisi, edebiyat dergisine karikatür sokarak, lümpenlik üzerinden de olsa, değişik bir durum yarattı.
İntihar durumu ise ayrı konu.
Kültürler batarken ve biterken, bu intihar geleneği ortaya çıkıyor. Yoksa, karikatür bitiyor falan değil.
(2 Kasım 2019)

Hiç yorum yok: