E ki ki.
Ne
kapitalizmmiş be…
Öle öle
bitemedi bir türlü…
Bu
solcular gerçekten adam olmazlarmış, onu da bir kez daha gördük.
+
“Dünyanın
pek çok ülkesinde yaşanan protestoları sosyolog Yasin Durak ve antropolog Sibel
Özbudun tartıştı. Durak: Dünya sisteminin gidişatı, merkezdeki “göreli
istikrarı” da tedavülden kaldıracaktır zamanla. Özbudun: Kapitalizm, bugün
artık sürdürülebilirliğini yitirdi. “Yaratıcı yıkıcılık”tan “yıkıcı yıkıcılık”a
evrildi.”
Öncelikle,
marksist Anneles Ekolü’nün devamı olan çizgideki, Dünya Sistemi’nin ne dediğine
bakalım:
Tarih
sikluslardan oluşur. Birden çok periyodlu sikluslardan. Bu sikluslar; iktisadi,
siyasi ve askeridir. Tarihte, 13 çıkış ve 13 iniş yaşandı. 14. çıkış bitti, 14.
iniş başladı, 200 yıllığına.
İnmek de
şu:
Azalan
merkezi iktidar. Artan devlet sayısı. Boşta kalan nüfus çokluğu. Küçülen
ekonomi-ler. Artan belirsizlik, azalan gelenek, fermentasyon.
Bu
bigiler elde varken, buraya gelineceği 2000’de belliydi diyebiliriz.
En makro
siklus buydu.
Daha
küçüklerine bakalım bir.
Kapitalizm,
ya 250 yıllık ,ya da 500 yıllık.
İkinci
Sanayileşme ve 250 yıllık olanı, 50 (40-60) yıllık birçok altevre içeriyor.
1980-2020 onlardan biriydi. Neo-liberalizm dönemi de oydu.
1945-1980
dönemi farklıydı. 1980-2020 dönemi farklıydı. 2020-2060 dönemi, epeyi daha
farklı olacak: Çünkü en ez 1-2 makro-makro kriz Dünya’yı vuracak: Gıda, salgın,
iklim, su, enerji, nüfus, ekonomi 7’sinden 1-2’si. Savaş 8 eder ama 3. Dünya savaş
değil, 3. Dünya Savaşçıkları var. Tarihte insan türünü en çok ilkin salgın,
ikincisi açlık vurmuş, kırmış geçirmiş yani.
Ancak,
artık 7,5 milyarız.
Dünya
ise, bunun 4 milyarını kaldırıyor.
Thanos ekonomisi
de, kurmaca olarak global nüfusun yarısının br anda yok olmasını savunuyor.
(Bu, estetiko-politik bir çakışma.)
Gelelim,
yaratıcı-yıkıcılık yıkıcı-yıkıcılık farkına:
Sikluslar
sinüzoiddir, dolayısıyla faz farkı sonuç binişik örüntüyü çok değiştirir, sıfır
da yapabilir, 2 katı da yapabilir.
Yani,
yukarıdaki tanım geçersiz.
Sorun,
Dünya Sistemi7ndeki faz kaymaları. Yani, ön ve başarıszı devrimlerin ervimleri
ne kadar gecirkitrdi veya öne aldığı sorunu.
Şu
andaki halk isyanlarını böyle okumak gerekli yani.
1905,
1917’yi getirdi ama getirmeyebilirdi de yani.
Ne yazık
ki, başarısız 1920-Ukrayna ve 1921-Kronstadt, 1922 SSCB’yi getirdi yani.
1871
başarısızlığı, 1880-1914’ü getirdi ama sistem çok güçlendi yani.
1990’dan
beridir isyan dalgacıkları var ama neticesiz
Hatice yani.
Halk
isyanını savunan akvaryum solcuları halkı siliyor yani. İkinci akademisyen
dahil bu hesaba.
+
““Büyüme”
denilen görüngünün hemen tümüyle borçlanmaya dayalı hale gelmesi, kapitalist
sistemin bir başka kırılganlığı. Dünyada devletlerin, şirketlerin ve hane
halklarının borçları, 169 trilyon doları bulmuş durumda; dünyanın toplam gayri
safi hasılası ise 88 trilyon, yani toplam borcun yarısı kadar!”
Bu;
kapitalizm problemi değil, havuz problemi, pamak hesabı.
Başka
bir sayı daha var:
Sistemden
çıkmış beyaz-kara ve kara-kara paranın toplamı da 88 trilyon dolar.
Yani,
sistem 40 yıldır pratikte 0 reel yatırım yapıyor. İşsizliğin nedeni de bu, bir
neden de lümpenlerin fare gibi üremesi.
Başka
sayılar da var:
Harcanabilen
para, eskiden % 70 idi, şimdi % 40.
Ekonomik
varsayım, 1 ülkenin 10 yıllık GSYİH’sı ettiğin söyler.
Ekonomik
varsayım, 1 şirketin, 1 yıllık geliri kadar ettiğini söyler.
Yani, sistem
5 yıllık harcamasını borçlanmış durumda. Yani, varlığının yarısını satmış
durumad ve devamı yok.
Sürdürlebilir
borçlanma ve havuz problemi durumu dışında bu yeni yir durum.
Yanıt da
şu:
Osmanlı borçlarını
üçte birini ödedi.
Kapitülasyonlar
devletleştirme / kamulaştırma ile iptal edildi.
Bu,
kapitalizm değil, aritmetik, ya batarsın, ya çıkarsın.
En önemlisi
de şu:
Liberalizm tüketim-israf
ekonomisi. Dünya
son 40 yıldır aha çok et yemiyor, daha iyi eğitim veya sağlık almıyor yani.
Sosyal medyaya ayda 200 lira bayılıyor yalnızca. Ya da ithal sigaraya günde 20
lira. Toplu ulaşım yerine, ithal arabalara ithal benzinle biniliyor.
Çevresel
açıdan Dünya 2/3 durumda. Kapasite aşıldı yani.
Borçlanma
ise 1/2.
Bu gidiş
duracak değil, 2007’den bridir durdu zaten.
Üçüncü,
Üç Buçukuncu ve Dördüncü Dünya lümpenleri, duruma yeni intikal ediyor duruma
yani.
+
“Tüm bu
başkaldırıların siyasi bağlamına odaklananlar genellikle kapitalizmin “neo-liberal
dönem” dediğimiz bu uğrağında devlet aygıtının yeniden düzenlenişinin yapısal
olarak otoriter rejimleri ortaya çıkardığını savunuyor.”
Taürih;
askeri, iktisad i ve siyasi inişlerin ve çıkışların tam çakışmayabildiğini
söylüyor.
Yani, en
güçlü siyasi, askeri ve iktisadi güçler / hhegemonlar farklı olabilmiş tarihte.
Bir de, ABD’nin 1950’den beridir savaş kazanamamışlığının gözardı edilmesi,
inkar edilmesi gibi durumlar da var.
Siyasi
olarak bakınca, otoriter rejimler, demokrasinin kilitlenmesi ile ortaya
çıkıyor. Parlamenter demokrasi oyunu, merkez sağ-sol geçersizliğinin belki 30
yıldır var olmasıyla zaten kilitlenmiş durumda. Uç sağ da, uç sol da
yükseliyor, 1920 Almanya’da da öyle olmuştu. Ditatörler ise kolay çıkmıyor.
Stalin ve Hitler gelmeyecek yani. Putin’in Stalin, Trump’ın Nixon parodisi bile
olamaması da o demek.
+
“Bu
anlamda bugünkü koşullarda Kuzey’de ve Güney’de eş zamanlı ve eş ağırlıkta bir
kalkışma beklemek, ham bir hayal olur, kanımca. Ama çeper ülkelerdeki
ayaklanmalar, siyasal önderlik yokluğu nedeniyle heder olmadan kapitalist
sistemden kopuşlara yol açarsa, merkezde de hayattan, özgürlükten ve eşitlikten
yana radikal bir dönüşümün yolunu döşemiş olurlar.”
Ahan da,
jakoben konuşmuş: Siyasal önderlik, parti devleti, vd.
Diyemediği
şu:
Kalkışma
olsa olsa, AB’de olur, o da 3 büyük merkez ülkede.
Çünkü,
hem gelenek çok uzun dönemli, hem de o kadar ciddi isyan olanağı bir tek orada
var, 3. Dünya katlediyor, oluyor bitiyor.
Yani,
Paris, Londra, Berlin. Yapıcı-yıkıcılık denilen bu.
Aynı zamanda
cihad terörü hedefleri de. Yıkıcı-yıkıcılık denilen de bu.
O
nedenle soru şu:
1871-1880
türü kalkışmalar, 1890’ı / 2020’yi ve ‘Do not Resist’ polis devletini mi
getirecek, İngiltere bölünecek ve kraliçesini mi kaybedecek?
That is
the Question.
Şerh: Bu
arada hepsi de olabilir.
(7 Kasım 2019)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder